Lezzet turumuzun bu seferki durağı, fıstık cenneti Gaziantep. Elinde olanı, sahip olduklarını en iyi koruyan şehirlerden birisi burası. Tarihini, eski mahallelerini, evlerini, fıstığını ve yemek kültürünü nesilden nesile aktaran, hatta müzelerinde sergileyen bir şehir. Dolayısı ile yemeklerini yemeden bile hayranlık duyabileceğiniz bir yer var karşısınızda.
Yıllarca büyük tüccarların uğradığı, ticaret yaptığı, hanlarında konuk olarak kaldığı Gaziantep’te her ürünün ticareti ayrı bir yerde yapılıyormuş. Mesela tütün hanında tütün ticareti, ipek hanında ipek ticareti gibi.
Antep’te ticaretin oldukça gelişmiş olması günümüzdeki esnaflarda bile hissediliyor. Müşteriyi memnun etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hayatımızda görmediğimiz ikramları çarşılarında gördük. Yoldan geçerken bile avuçla fıstık ikram ediyorlar. Sattıkları ürünlere o kadar güveniyorlar ki ikram edip almayan pek az. Esnafları gerçekten çok bonkör, çok sevimli ve insanları memnun etmeye odaklılar. Gaziantep’in bu kadar turistik olmasına rağmen esnafın turistleri kazıklamak gibi bir niyetleri yok. Resmen buradaki esnaflara bayıldık, bu hoşgörülüğünü takdir ettik.
Neyse gelelim bizim Antep’e asıl ziyaret sebebimize. Antep’in kahvaltcılarına, etçilerine, lahmacuncularına, baklavacılarına ve kahvecilerine…
Kahvaltı; bize göre Antep’lilerin en önemli öğünü. Biz daha önce hiçbir şehirde bu kadar çok kahvaltı opsiyonu ve bu kadar farklı tatlar görmedik açıkçası. Hepsi de birbirinden lezzetli tabi :)
Kahvaltı:
Katmerci Zekeriya Usta: İstanbul’da yediğimiz katmerlerden sonra katmeri çok daha farklı bir lezzet olarak tanıdığımızı itiraf etmeliyim. Antep’te Zekeriya Usta’da çıtır çıtır ve hafif bir katmer yedik resmen. Bol fıstıklı, az yağlı, az şekerli bu katmerin kaymağı ve hamuru bir harikaydı doğrusu. Tam da kahvaltıda yenilebilecek cinsten.
Not: Zekeriya Usta’ya erken gitmekte fayda var. Saat 12’ye doğru malzemesi bittiğinde dükkanı kapatıp gidiyor.
Metanet: Beyran Çorbası Antep’in kahvaltı kültürünün ne kadar zengin ve çeşitli olabileceğinin kanıtı! Bol etli, bol acılı ve bol sarımsaklı bu kuzu incik çorbası sabahın erken saatlerinde bir başka güzel resmen :) sabahın 8’inde dükkana girmemize rağmen yer bulmakta zorlandık. Bir yanda usta etleri ayıklarken diğer bir yandan beyran çorbası hazırlanıyordu. Çorbanın hazırlanışı tam bir şenlik. Yüksek ısıda yanın ocağa bakır kase konuluyor. Bir avuç kuzu eti ve bol pul biber atılıyor. Ardından et suyu dökülüyor ve kısa zamanda fokurdamaya başlıyor. Tabi sarımsak sosu da ilave ediliyor ve bu enfes çorba açığa çıkıyor.
Not: Tercihen sarımsaksız ve acısız alınabiliyor. İlk defa içiyorsanız bizim önerimiz sarımsaksız ve az acılı almanızdır. Bir de erken saatte gitmeniz gerektiğini unutmayın. En geç 10’da orada olun!
Dürümcü Recep Usta: Antep’in bir başka kahvaltısı ise nohut dürüm. Recep Usta bu işi iyi yapanlardan birisi. ekmek arası acılı nohut, domates, yeşillik ve soğan’ın kahvaltıda yenmesi bizi her ne kadar şaşırtsa da, bunu yerel halk çok seviyor. Mekan sürekli dolu :)
Not: Günün her saati gidilebilir. Bizce kahvaltı için gitme zorunluluğu yok. Önceliği diğer seçeneklere verebilirsiniz :)
Orkide Pastanesi: Anteplilerin en sevdiği mekanlardan biri. Serpme kahvaltıları, katmeri ve semsek’i çok meşhur. Biz serpme kahvaltılarını denemedik, bu kadar lokal kahvaltı seçeneği varken bu hakkımızı burada kullanmak istemedik açıkçası. Ancak kalabalıktan ve serpme kahvaltının zenginliğinden ne kadar iyi olduğu anlaşılıyor.
Not: Çok gününüz varsa deneyebilirsiniz. Yoksa da mutlaka gidip tatlılarının tadına bakmalısınız :) (Fıstıklı Tatlılar başlığımızı okuyunuz..)
Ciğerci Ali Haydar Usta: Antep’te gidemediğimiz için çok üzüldüğümüz tek mekan :( Siz gidin diye yazıyoruz. Sabahın 3’ünden 8’ine kadar açık bulabileceğiniz bir ciğerci burası. Biz uyanamadığımız için gidemedik :) Ama siz öyle yapmayın. Uyanın ve burada ciğerli bir kahvaltı yapın. Ne kadar lezzetli olduğunu bize de anlatın :(
Tostçu Mehmet: Youtube videolarını yakından takip ettiğimiz çılgın tostçu :) Yumurtalı ve kasap sucuklu tostlarını deneyebilirsiniz. Tost yapılırken izlemeyi unutmayın. İnsan izledikçe iştahı açılıyor resmen!
Et, lahmacun ve türevleri:
İmam Çağdaş: Antep’e İstanbul’dan gelen insanların ilk uğradığı yer İmam Çağdaş. Biz buraya son gün uçağa binmeden önce gittik. Çok turistik olması ve lokal insanların olmaması sebebiyle biraz ön yargılıydık. Ama buraya kadar gelmişken de denememek olmazdı tabi.
Neyse girdik içeri ve bir adet kıymalı Ali Nazik söyledik (Normalde Ali Nazik mezedir ve ince kuşbaşı et ile yapılır). Ali Nazik masamıza gelene kadar her şeyi eleştiren ben, ilk lokmamdan sonra saygı duydum bu mekana :) Kıyması, patlıcanı ve yoğurt sosu ile muhteşem bir kombinasyon ve muhteşem bir tat oluşturmuşlardı. Siz de önyargısız olarak bir adet kıymalı Ali Nazik deneyin derim! Tabi ardından da bir adet havuç dilim baklava.
Kebapçı Halil Usta: Tarafsız olarak Antep’teki favori mekanımız burası. Çünkü burada yediğimiz her şey bir harikaydı! Kuşbaşı eti aklımı başımdan aldı. Yumuşacık ve tüm suyu içerisindeydi. Özellikle Küşlemesi inanılmaz lezzetliydi! Bol sulu ve az pişmiş. Tabi bunların dışında bir salataları vardı ki dillere destan.
Sonuç olarak Antep’e giderseniz burası liste başında yer almalı! Ortaya karışık birşeyler söyleyin. Hatta her şeyi Halil Usta’ya bırakın :)
Not: Akşama gitmeyin açık bulamazsınız! Öğlen gitmekte fayda var :) Pazar günleri de kapalı.
Çulcuoğlu Restoran: Bize en samimi gelen restoranlardan birisi de Çulcuoğlu. Masamıza oturduk ve gelen garsona çok aç değiliz dedik. Adam inadına tüm masayı donattı resmen :) Fındık lahmacundan salata çeşitlerine, yöresel ikramlardan karışık kebap çeşitlerine kadar her şey geldi masaya. Tabi biz de dayanamadık ve kalan son yerimizi de burada doldurduk. Kıyması ve tavuğu çok güzeldi. Tabi bir de bütün ikramları birbirinden güzeldi.
Löküs Ciğer: Kaleyi ziyaret ediyorken karşımıza çıkan bu ciğerciye biz bayıldık! Zaten usta yıllardır Antep’te bu işi yapıyormuş ve ciğerden anladığı kadar hiçbir şeyden anlamıyormuş :) Bize bir ciğer getirdi ki sormayın. Kuyruk yağını bile ekmeğe sarıp tek başına bitirebileceğiniz güzellikteydi. Ciğerin terbiyesi çok yerindeydi ve yanında gelen köy tandır ekmeği ile çok güzel gitti!
Köşk Kebap: Köşk kebap adını bolca duyduğumuz bir diğer mekandı! Kıyması ve fındık lahmacunu çok lezzetliydi açıkçası. Ancak bu tarz bir mekanı bulmak için İstanbul’dan çok uzağa gitmeye gerek olmadığını düşünüyoruz. Çok vaktiniz varsa denemekte fayda var.
Çıtır Lahmacun: Müşterisi o kadar çok ki, seri üretim şeklinde lahmacun yapıyor resmen bu mekan! Masaya oturuyorsun ve X kişi miyiz abi? diye bir soru geliyor. Evet diyorsun ve ne içeceğini söylüyorsun hepsi bu:) Ardından lahmacunlarla bir adam geliyor, tabağına lahmacun koyuyor. Daha fazla istiyorsan söylüyorsun, ya da önce bunu bitirip sonra adamı tekrardan yakalayıp bir lahmacun daha kapıyorsun:)
Lahmacunları çıtır çıtır ve çok lezzetli. Mideyi hiçbir şekilde rahatsız etmiyor. Acısı da bol :) En sevdiğimizden..
Bayazhan Restoran: İlk gün gittiğimiz fazlaca lüks ancak çok güzel bir hanın içerisinde olan mekan. Hanın avlusuna bakan birbirinden farklı konseptte mekanlar var. Meyhane, pub ve restoran olarak 3 farklı işletme yer alıyor han içerisinde. Restoran çok güzel dekore edilmiş ve kendinizi 500 yıl öncesinde hissedeceğiniz şekilde.
Burada en çok meze çeşitlerini ve lahmacunu beğendik. Arap köftesi ve içli köftesi denemeğe değer. Tabi bir de böyle güzel bir han içerisinde bulunmak da ayrı bir güzel. Buraya ekstra zamanınız varsa gitmeninizi öneririz. Salaş ve daha lezzetli çok yer var. Ancak Cuma şehre geç geliyorsanız Bayazhan’dan başka opsiyonunuz olmayabilir. :)
Fıstık gibi fıstıklı tatlılar:
İmam Çağdaş: Bölgenin en meşhur baklavacısı. Nusret’in de buradan her gün getirttiği havuç dilimleri ile ününe ün kattığı yer:) Baklavası cidden çok lezzetli! Çıtır çıtır ve fıstığın aroması her yere yayılmış. Şerbeti de yerinde! Ancak bu lezzeti sadece burada aramak yanlış. Bu güzellikte baklava bulmak özellikle Antep’te çok zor değil.
Koçak: Bölgenin en meşhur ikinci baklavacısı :) Anteplilere göre İmam Çağdaş’tan çok daha lezzetli buradaki baklavalar. Biz de buradaki tüm tatlıları denedik. Gerçekten de o kadar dengeli bir baklava yapabilmek zor. Özellikle fıstıklı yaprak şöbiyetlerine biz bayıldık! Gelmişken gidilmesi gereken bir yer.
Çelebioğulları Baklava: Antep esnafının bize ‘Her gelen Koçak’a, İmam Çağdaş’a gidiyor ama en güzel baklavacı Çelebioğlu deyip zorla götürdüğü mekan :) Masada fıstık tabakları bulunan mekanda bir yandan baklavanızı yiyip diğer yandan fıstık yiyorsunuz resmen :) Baklavası da gerçekten çok güzel. Zaten mekanın sahibi eskiden İmam Çağdaş’ta baklava yapıyormuş. Kimilerine göre boynuz kulağı geçmiş :) Bize göre de çok güzel baklavaları vardı ve firik fıstığı hiç acımadan baklavanın üstüne ve altına bolca dökmeleri de çok hoş!
Orkide Pastanesi: Antep’e gelmişken buradan fıstıklı acıbadem kurabiyesi almadan dönmeyim! Adı acıbadem kurabiyesi olsa da içinde bademe dair hiçbir şey yok tabi. Sırf fıstıktan yapılan bu enfes makaronlar bir harika resmen. Biz etkisinden kurtulamayıp yanımıza da İstanbul’a götürmek için aldık:)
Çay, Kahve ve türevleri:
Tahmis Kahvesi: Tabi o kadar yemeği aralıksız yemek imkansız. Dolayısı ile arada bir gezmek, soluklanmak ve farklı şeyler yapmak gerekir :) Burası da soluklanılabilecek güzel mekanlardan birisi. İçeride oturup mekanın dokusunu yaşamanızı öneririz. Tabi bir de menengiç kahvesinin tadına bakmakta fayda var. Biz her ne kadar kahve olarak kabul etmesek te güzel bir sıcak içecek :)
Tütün Hanı: Bakırcılar Çarşısı’nın içerisinde, eskiden tütün ticareti yapılan, hala tütün kokan çok güzel bir han burası. Avlusu ise bir harika. Antep’lilerin de uğrak yeri. Avluda oturup bitki çayı, ya da menengiç kahvesi içilebilir. Dinlenmek için birebir:)
Papirus Cafe: Tarihi Bey Mahallesi’nde birbirinden güzel hanlar ve bu hanların içinde birbirinden otantik cafeler var. Papirus ise en beğendiklerimizden bir tanesi. Avlusunda oturup saatlerce huzur içinde vakit geçirilecek bir mekan. Mutlaka gidin!
Fayat Usta: İmam Çağdaş’ın az ilerisinde bulunan bir han burası. Közde türk kahvesi içip avlusunda, havuz başında uzun süre oturup kafa dinleyebileceğiniz bir yer.
Alışveriş ve gezmece:
Almacı Pazarı: En güzel baharatları, en lezzetli fıstıkları, en taze lokumları ve bizim favorimiz olan yaş üzüm pekmezini bulabileceğiniz pazar. Buraya girin ve sadece esnafın ikramları ile doyun :) Tabi evinize bir şeyler almayı da ihmal etmeyin!
Bakırcılar Çarşısı: Bakır işçiliğinin devam ettiği, her bir yandan çekiç seslerinin geldiği çarşı. Bakır tava, çakır keyif, ayran bardağı ve kahve tepsisi almak için birebir.
Bey Mahallesi: Antep’in en iyi korunan mahallesi. Eski hanların bulunduğu dar sokaklarda dolaşmak çok keyifli. Bolca güzel fotoğraf çekebileceğiniz bir mahalle. Daracık sokakları, arnavut kaldırımları ile bu mahalle Barselona’yı andırıyor. Soluklanmak için birbirinden güzel cafeler de bulabilirsiniz. Oyuncak müzesi ve Atatürk Müzesi’de yer almakta.
Tarihi Zincirli Bedesten: İmam Çağdaş’ın tam karşısında bulunan gezmesi çok keyifli bir çarşı. Hediyelik eşyalar almak için güzel seçenekler bulabilirsiniz.
Zeugma Müzesi: Birbirinden değerli mozaikler görebileceğiniz Türkiye’nin en büyük mozaik müzesi. Birecik Barajı yakınlarında yer alan Zeugma antik kentinden getirilmiş mozaikler. Mozaiklerin bir kısmı baraj suyu altında kaldığından zarar görmüş, bir kısmı yok. Da Vinci’nin Mona Lisa’sı ile aynı tekniğe sahip Çingene Kızı eserini (Gözleri her daim sizi takip ediyormuş gibi) görmeyi ihmal etmeyin :)
Özetle fıstık cenneti Antep’i çok sevdik. Bu sevginin temel nedeni yediğimiz birbirinden lezzetli yemekler olsa da, şehrin yapısı, korunması ve sunulması da çok hoşumuza gitti. Bu şehri resmen yerli halk korumuş, yapılandırmış, geliştirmiş ve pazarlamış. Tüm hanları restore edilmiş, fıstıklarını ve baklavalarını çok güzel bir biçimde sunulmuş. Lokal yemeklerinin ve tarihlerinin anlatıldığı müzeleri gezmesi çok keyifli.
Henüz Antep’e gitmemişseniz ve boğazınıza düşkün biriyseniz, daha fazla geç kalmayın deriz :)
İyi gezmeler.