Posted by admin on Ağu 17, 2018
Kekova Bölgesi
Üçağız (Theimussa) Üçağız; Kekova kısmına karadan ilk giriş yeri olan antik dönemden kalma bir liman kenti. Kaş’tan Antalya yönüne doğru 30 km doğru gidince varılan;şimdilerde Kekova tekne turlarının ana durağı Üçağız köyü. Limanında bi sürü tekne yer alıyor. Minik bir çarşısı, yörük evleri, yörük dükkanları ve tabi ki birkaç gözleme yapan cafeler bulunuyor. Çarşısında tülbent benzeri kumaştan yapılan elbiseler, oyalı yazmalar ve incik boncuklu bir takım minik ürünler bulmanız mümkün. Köydeki kadınlara katkıda bulunmak için birer minik bir şey alıp onların ekonomisine yardımcı olabilirsiniz. Ürünler pahalı da değil :) Üçağız’da yer alan dalış okuluna gidip Kekova Bölgesi’nde dalış deneyebilirsiniz. Biz denemedik ama inanılmaz duruyor; batık şehrin güney kısmında dalışa izin veriliyor. Zamanınız, motivasyonunuz ve bütçeniz varsa mutlaka gidip bilgi alın. Hayatta yapılabilecek en güzel, en mavi deneyimlerden biri olsa gerek. Kekova (Dolchiste) Bölgede çok fazla kekik yetiştiği için adının Keklik Ovası‘ndan zamanla evrilerek Kekova olduğu söyleniyor. Likya Dönemi’nden kalan Kekova Batık Şehir ise; antik çağlarda meydana gelen depremler sebebiyle şehrin bir kısmının batmasından ötürü bu adla anılmaktadır. Tekne turuyla gezerken denizin altından evler çok net seçiliyor, gerçekten muazzam bir manzara. Karada ise batan evlerin bi kısmının taş merdivenlerinin olduğunu görebiliyoruz. Kekova Adası’nın uç kısmında yer alan Tersane Koyu ise Bizans Dönemi’nde tersane olarak kullanılmış ve hala Bizans kalıntıları yer alıyor. Şimdilerde tekne turlarının ziyaret ettiği önemli koylardan biri. Kekova kısmı 1990 yılında koruma alanıp 1. derece SİT Alanı ilan edilmiş. Batık şehirde normal şartlarda yüzmek yasak ancak instagramda birkaç fotoğraf gördük :( Güzel fotoğraf çekmek hepimizin arzusu ancak bir şeyi yaparken kendimiz dışında aynı anda 100 insanın daha orada fotoğraf çekildiğini düşünün, böyle böyle tarihimize zarar veriyoruz. Özetle dikkatli olalım, iz bırakmayalım. Gelecek nesilleri de düşünelim:) Kaleköy (Simena) Tekne ile karşıdan Kaleköy‘ü görünce vurulmamak, ilk görüşte aşık olmamak imkansız. Tarihi M.Ö. 4. yy’a dayanan, Likya döneminde Kekova Adası’nın karşısındaki yarımadaya konumlanan bu kıyı kenti günümüze kadar gelebilmiş. Turkuaz mavisi, berrak mı berrak denizi,göze ilk çarpan denizin içindeki hamağı ve yamaca dizilmiş birbirinden tatlı pansiyonları ile insan gerçekten buraya hayran kalıyor. Biz görür görmez ay bura muhteşem, keşke 1-2 gün kalabilsek burada diye birbirimizle konuştuk :) İnternette birçok kaynakta buraya kara yoluyla ulaşım yok deniyor ancak kalenin daha yukarısına kadar yol varmış, nitekim Google’da bu yolu gösteriyor :) Kaleköy’de nüfus ise çok minik, genelde pansiyonları işleten bir nüfusu var. Ayrıca Kaleköy Türkiye’nin en pahalı köyü olarak geçiyor. 1. derecede SİT alanı ilan edilmiş, o...
Read more