Posted by admin on Kas 23, 2015
Gaziantep’te ne yenir, ne içilir?
Lezzet turumuzun bu seferki durağı, fıstık cenneti Gaziantep. Elinde olanı, sahip olduklarını en iyi koruyan şehirlerden birisi burası. Tarihini, eski mahallelerini, evlerini, fıstığını ve yemek kültürünü nesilden nesile aktaran, hatta müzelerinde sergileyen bir şehir. Dolayısı ile yemeklerini yemeden bile hayranlık duyabileceğiniz bir yer var karşısınızda. Yıllarca büyük tüccarların uğradığı, ticaret yaptığı, hanlarında konuk olarak kaldığı Gaziantep’te her ürünün ticareti ayrı bir yerde yapılıyormuş. Mesela tütün hanında tütün ticareti, ipek hanında ipek ticareti gibi. Antep’te ticaretin oldukça gelişmiş olması günümüzdeki esnaflarda bile hissediliyor. Müşteriyi memnun etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hayatımızda görmediğimiz ikramları çarşılarında gördük. Yoldan geçerken bile avuçla fıstık ikram ediyorlar. Sattıkları ürünlere o kadar güveniyorlar ki ikram edip almayan pek az. Esnafları gerçekten çok bonkör, çok sevimli ve insanları memnun etmeye odaklılar. Gaziantep’in bu kadar turistik olmasına rağmen esnafın turistleri kazıklamak gibi bir niyetleri yok. Resmen buradaki esnaflara bayıldık, bu hoşgörülüğünü takdir ettik. Neyse gelelim bizim Antep’e asıl ziyaret sebebimize. Antep’in kahvaltcılarına, etçilerine, lahmacuncularına, baklavacılarına ve kahvecilerine… Kahvaltı; bize göre Antep’lilerin en önemli öğünü. Biz daha önce hiçbir şehirde bu kadar çok kahvaltı opsiyonu ve bu kadar farklı tatlar görmedik açıkçası. Hepsi de birbirinden lezzetli tabi :) Kahvaltı: Katmerci Zekeriya Usta: İstanbul’da yediğimiz katmerlerden sonra katmeri çok daha farklı bir lezzet olarak tanıdığımızı itiraf etmeliyim. Antep’te Zekeriya Usta’da çıtır çıtır ve hafif bir katmer yedik resmen. Bol fıstıklı, az yağlı, az şekerli bu katmerin kaymağı ve hamuru bir harikaydı doğrusu. Tam da kahvaltıda yenilebilecek cinsten. Not: Zekeriya Usta’ya erken gitmekte fayda var. Saat 12’ye doğru malzemesi bittiğinde dükkanı kapatıp gidiyor. Metanet: Beyran Çorbası Antep’in kahvaltı kültürünün ne kadar zengin ve çeşitli olabileceğinin kanıtı! Bol etli, bol acılı ve bol sarımsaklı bu kuzu incik çorbası sabahın erken saatlerinde bir başka güzel resmen :) sabahın 8’inde dükkana girmemize rağmen yer bulmakta zorlandık. Bir yanda usta etleri ayıklarken diğer bir yandan beyran çorbası hazırlanıyordu. Çorbanın hazırlanışı tam bir şenlik. Yüksek ısıda yanın ocağa bakır kase konuluyor. Bir avuç kuzu eti ve bol pul biber atılıyor. Ardından et suyu dökülüyor ve kısa zamanda fokurdamaya başlıyor. Tabi sarımsak sosu da ilave ediliyor ve bu enfes çorba açığa çıkıyor. Not: Tercihen sarımsaksız ve acısız alınabiliyor. İlk defa içiyorsanız bizim önerimiz sarımsaksız ve az acılı almanızdır. Bir de erken saatte gitmeniz gerektiğini unutmayın. En geç 10’da orada olun! Dürümcü Recep Usta: Antep’in bir başka kahvaltısı ise nohut dürüm. Recep Usta bu işi iyi yapanlardan birisi. ekmek arası acılı nohut, domates, yeşillik ve soğan’ın...
Read more