Posted by admin on Nis 27, 2019
Kuzey Yunanistan Road Trip
Panteleimonas Köyü’nden manzara Planladığımız 8 günlük Kuzey Yunanistan gezimizin rotasını kütüphaneden aldığımız Almanca yazılmış bir ‘Yunanistan gezi kitabı’ ile oluşturduk. Atina’dan başlayıp Selanik’e kadar toplamda 8 gün geçirdik. Yol boyunca da ufak yerlerde birer gün kalarak etraftaki antik şehirleri, köyleri, dağları gezdik. Çok güzel bir rota olmuş, biz şahsen bayıldık :) Dileyen bazı noktaları kırpıp daha kısa yapabilir ya da trekking gibi aktivitelerle daha da uzun yapılabilir. Rotanın detayları aşağıdaki gibi: Eleusis: Tarım, hasat ve doğurganlığı temsil eden Demeter Tanrıçası için yapılmış bir şehir. Şehirde arkeoloji müzesinde (ücretli) milattan önce Roma Dönemi’nden kalan ve bazı tanrı ve tanrıçaların mermer heykelleri yer alıyor. Bizim gittiğimiz gün 25 Mart’ta bütün Yunanistan’da milli bayramdan ötürü (Osmanlı’ya karşı açılan bağımsızlık savaşı) sokaklar cıvıl cıvıldı. Çocuklar folklor kıyafeti giyip yürüyüş yapıyorlardı. Biz de buna denk gelince izleyelim diyip müzeyi yalan etmiş olduk. Eleusis deniz kıyısında olduğundan sahilde bir parça yürüyüş yapılıp, kahve molası da verilebilir. Livadya (1 GÜN): İçerisinden nehir geçen minicik, mini yürüyüş rotaları ile tatlı ama sakin bi köy. Nehir boyunca yürüyüp eski taş köprüyü, 1300’lü yıllarda Katalanlar tarafından yapılmış kaleyi ve daha yürüdükten sonra dağın yukarısında 500 basamakla ulaşılan şapeli gezmek oldukça eğlenceli. Arachova: Yolda antik şehre giderken karşımıza çıkan Arachova denen kafe restoranların olduğu bölgeyi görünce duralım dedik. Meğer burası Parnassos Dağı‘nın yamacında yer aldığından kayak merkezinin köyü imiş. Dağda kayak vs. veya yürüyüş aktivitesi de yapılabilir. Ya da bizim gibi kahve için mola verebilirsiniz. Delfi Antik Şehri: Dağın yamacında huzurun içerisine kurulmuş bi antik şehir. Burada Apollon Tapınağı ve M.Ö 4. y.y’den kalan bi tiyatro bulunuyor. Biz maalesef 4’te kapandığı için içeri giremedik. Giriş ücreti de 5 EUR’ydu. (Mart 2019) Hosios Loukas Manastırı: 10. yy’ye ait olan bu bizans mimarisine sahip manastır Yunanistan’ın en eski ve en iyi korunmuş manastırıymış. Dağın yamacında, etrafta doğa dışında hiçbir şeyin olmadığı tam bir inziva yeri. Osmanlılar ve 2. Dünya Savaşı’nda Almanlar kiliseye baya zarar vermişler diye söylediler, özellikle içerideki resimleri ve altınları çalmışlar. Daha sonradan tekrar yapıp onarmak durumunda kalmışlar.Bu manastıra vakitlice gitmek de fayda var, karayolu çok dar olduğundan akşama kalmamak lazım. Bir de kiliseler belli bi saatten sonra kapanıyor, biz o yüzden kiliseleri göremedik. Lamia: Nispeten büyük bi yerleşim yeri. Şehirde arkeoloji müzesi de yer alıyor. Çarşısında bizdeki gibi baharatçılar, pastaneler, kahveciler epey dükkan var. Loukoumi‘nin karşısında yer alan esnaf lokantasında bizim bildiğimiz fasülye, yaprak sarması, biber dolması bulmak mümkün :)...
Read more