Malta’ya bağlı yerleşimin olduğu toplamda 37 bin kişinin yaşadığı minicik bir ada olan Gozo’ya gün içerisinde Malta’dan kışın bile yarım saat, 45 dk. da bir düzenlenen ve 25 dk süren feribot yolculuğu ile ulaşmak mümkün. Malta’ya göre yemyeşil olup, şarap bağlarının yer aldığı, sakin ve şehir hayatından uzak bu adada da yapılacak pek güzel şey var.
Biz kışın 4 gün kaldık ve bir sürü yer gezdik. Özellikle havaların daha iyi olduğu bi zamanda her yere yürüyerek gidip görmek, sakinlemek için daha fazla bile kalınabilir. Günübirlik gidip gelmek bizce biraz fazla yorucu olabilir. Zira Malta’daki iskele biraz uzakta, oraya gitmek 1 saat sürüyor. Yaz sıcağında hem yolculuk, hem ana şehir Viktoria ve diğer yerleri görmek için 1 gün çok kısa. Yine zevkler, renklere ve ihtiyaçlara göre kendiniz karar verin :)
Marsalforn
Minicik bir balıkçı kasabası olan Marsalforn’da daha çok emekli İngilizler yaşıyor. Birkaç bar, 3-5 restoran ve birkaç marketin olduğu bu kasaba baya sessiz sakindi. Yazın daha farklı olabilir tabi ama ancak yerli emekli İngilizler Marsalforn çok değişti, 10 yıl önce çok güzel sessiz sakindi dediler. Biz de daha ne kadar sakin olabileceğini düşünüp hayal ettik ama bulamadık. :)
Biz bu kasabada kaldık, gerçekten tatlı bi kasaba. Ancak gördük ki kışın buranın rüzgarları fırtınaları meşhurmuş. Kaldığımız terasta uçacağımızı bile düşündüydük. Tekrar gitsek kış mevsiminde Viktoria’da kalmak isterdik. Bir sürü cafe, restoranı ve turistleriyle bayağı canlı bi yer. (Bizim gibi kışın giderseniz ısınması düzgün olan bir yer bulmanızı tavsiye ederiz. Biz ayrıca evin içerisinde donduk :))
Salt Pans: Gozo’nun en meşhur turistik duraklarından birisi olan bu tuz çıkarılma alanı Gozo tarihinde büyük bi öneme sahip. Dikdörtgen olarak insan eliyle oyularak yapılmış bu dikdörtgenlerin tarihi Roma zamanına dayanıyormuş. Bu dikdörtgenlerin içindeki su buharlaşınca geriye tuz kalıyor. Tuz çıkarma işlemi Mayıs – Eylül ayları arasında gerçekleşiyormuş. Biz gittiğimizde yerinde yeller esiyordu tabi. :)
Burası Marsalforn’a 2 km uzaklıkta olup, bir yarım saatlik yürüme mesafesinde.
Wied il Ghasri: Burası Gozo’da en merak ettiğimiz, araştırdığımızda insanların Norveç Fiyordları gibi dediği bir kanyon. Ancak fırtınadan ötürü deniz kenarına çok gidemedik biz Aralık ayında. Siz daha elverişli bir mevsimde burayı mutlaka görün, hatta bizim için burada yüzün. Ulaşması biraz zahmetliymiş, gitmeden bir araştırın deriz.
Viktoria
Citadella: Victoria’da yer alan surlarla kaplı tepede yer alan bu kale şehirde katedral(ücretli), birkaç müze(ücretli) yer alıyor. Kalenin geçmişi ta Orta Çağ’a kadar dayanıyor. Şehrin giriş kapısında eskiden Romalı bi kadın figürü yer alıyormuş ve sonradan başka bi yere kaldırılmış.
Bu surla kaplı şehir yine insanı başka bi zamana götürüyor. Daracık sokakları, kaleden görülen hem şehir hem manzara insanı büyülüyor. Şehrin içerisinde birkaç cafe, el işi yerel ürünlerin satıldığı küçük dükkanlar bulunuyor. Gozo’da dantel, gümüş ve örgü işçiliği yaygın.
St. George’s Basilica(ücretsiz): Gozo’da da Malta gibi psikoposların yönetimde olduğu uzun bir dönem olmuş. O sebeple bu adada da kiliseler oldukça önemli. Bu kilisinin yapımı da 1600’lü yıllara dayanıyor. Kilisenin olduğu meydanda kafe ve restoranların olduğu tatlı bi yer. Ayrıca buranın hemen yakınında yine başka bi ücretsiz Il-Hagar Gozo Müzesi yer alıyor. Terasındaki cafe/bardan Viktoria manzarası görmek de mümkün.
Palm ve Narrow Street: Gozo’nun en dar sokağı ve hemen onun yakınındaki palmiye sokağını da görebilirsiniz.
Villa Rundle Gardens: Viktoria şehrinin girişinde yer alan bu bahçe palmiye ağaçları, yeşilliği ile dinlenmek, etrafı izlemek için güzel bir bahçe. Bahçeye adını veren ise Leslie Rundle adlı bir İngiliz general.
Organika: Viktoria’da meydanda yer alan bu dükkanda sürdürülebilir ürünler yer alıyor. Ufak tefek aksesuarlar, çevreye duyarlı mutfak aksesuarları, mumlar, buhurdanlıklar satılıyor. Ayrıca yörenin meyvelerinden reçeller, keçi boynuzu pekmezi de hediye olarak eve götürmek mümkün. Biz artık hediye almıyoruz magnet ya da başka bir şey. Evde yiyebileceğimiz anılar getiriyoruz evimize.
Diğer köylerde olan gezilecek yerler
Ta Pinu Sanctuary: Adanın Gharb denen beldesinin izole bi yerinde yapılmış bu görkemli kilise Gozo halkı için çok önemli bi kilise. Efsanelere göre Gharb Köyü’nden birkaç kişinin hastalıklardan kurtulup iyileşmesi sonucu kısa sürede bütün halkın adak adadığı, dilekler dilediği bir kilise haline gelmiş. Şimdilerde de kilisenin içerisinde yer alan birkaç koridorda dilekleri gerçek olan insanların notları yer alıyor. Türlü türlü ilgi çekici hikayeler var.
Mozaikleri, seramikleri, çinileri, büyüklüğü, ihtişamı ile gerçekten tam bir ibadet merkezi. Birçok Maltalı hacı olmak için buraya geliyormuş.
Giriş ücretsiz ve toplu taşıma ile bir yere gelip sonra yürünebiliyor kiliseye kadar. Yürüyüş yolu da çok sakin, bol yeşillikli, tarihi bi köprüden geçip, kaktüsler arasından kiliseye varılıyor.
Bunlar dışında adada Xerri’s Grotto (mağara), dünyanın en eski tapınaklarından Ġgantija, Ta’ Ċenċ Uçurumu, Game of Thrones’da Khaleesi ve Drogo’nun evlendiği yer Azur Penceresini ve şarap bağlarını gezebilirsiniz. Gördüğünüz gibi bu yazdıklarımız bir haftayı dahi bulabilir yapması. Siz kendi zevkinize göre kalacak gün sayısını ayarlayın. Her şeyi yapmak mümkün değil, kalanlar da bi daha gitmek için sebep olsunlar :)
Malta ve Gozo’da yeme içme yazımız için burayı tıklayın.
Malta Adası’nde gezilecek yerler ve yapılacak şeyler için burayı tıklayın.
Şimdiden iyi gezmeler!