2. Dünya Savaşı ve Sonrası (1945-1949)
- 2. Dünya Savaşı 8 Mayıs 1945’te bitip Almanya savaşı kaybedince Almanya’da sıfırdan hayat başlamış.
- Savaşta bir sürü şehir bombalardan ötürü hasar görmüş. Bugün özellikle Berlin’e baktığımızda pek fazla tarihi yapı kalmamış, hepsi savaşlarda yıkılmış veya yanmış.
- 2. Dünya Savaşı’nı kazanan Amerika, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Almanya topraklarını dörde bölüp paylaşmışlar.
- Batı’yı İtilaf Devletleri (amaçları ortak olduğu için tek ülke olarak hareket etmiş) olan İngiltere, Fransa ve Amerika paylaşırken Doğu’da sadece Sovyet Birliği yer almış.
- 1948’de Batı Almanya yeniden yapılanmak istediğinden para birimini Alman Markı olarak değiştirmiş. Bundan habersiz olan Sovyet Birliği sinirlenip sınırları kapatıp, Batı’nın elektriğini keserek duvar fikrinin temeli burada atmış. Bu tarihten itibaren Sovyetler; bundan böyle Batı Almanya’nın Berlin’e kara yoluyla girişini engellemiş. Batı Berlinlilere erzaklar ise hava köprüsü (Lufbrücke) adı verilen yöntem ile ulaştırılmış.
- Artık bu para birimi krizinden ötürü Doğu ve Batı’nın beraber hareket edip, ortak şeyler yapma ihtimali kalmamış.
- 1949’da Doğu (DDR=Deutsche Demokratische Republik)ve Batı (BRD=Bundes Republik Deutschland)olmak üzere ikiye ayrılıp ayrı ülke olmuşlar.
- 1949’dan itibaren çelik perde adı verilen her an savaş başlayabilecek gibi iki taraf da ordulu, tam teşekküllü hazır bulunmuşlar. Bu sebeple de bu döneme Soğuk Savaş da deniyor.
Batı Almanya (BRD 1949-1989)
- Batı Almanya vatandaşlarının Doğu Almanya’ya geçebilmesi, gidebilmesi mümkünmüş.
- Batı’da serbest ekonomi devreye girip ve talep doğrultusunda fiyatlar belirlenmiş. Doğu’da ise kesinlikle böyle değilmiş. Ayrıca sosyal devlet stratejisi ile fakir vatadandaşlara yardım edilmesi amaçlanmış. Hatta bugünkü Almanya’nın ekonomisi de aynı bu şekilde, o zamandan geliyor. Bu yöntem ekonomiyi zenginleştirmiş.
- 1950 ve 60’lı yıllarda ekonomideki iyileşmeler(Wirtschaftswunder) sayesinde Batı Almanya’da insanlar araba alıp, tatile çıkabilmişler. Ekonominin zenginleşmesi ile Batı Almanya’nın işçilere ihtiyacı olmaya başlamış. 2. Dünya Savaşı sonrasında da erkek nüfusunda ciddi oradan azalma olduğundan, yabancı işçi getirmeye karar verip İtalya, Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinden misafir işçi (Gastarbeiter) getirilmiş. 1973’te yaklaşık 3 Milyon misafir işçi olmuş ve 73’ten itibaren de yabancı işçi alımını durdurmuşlar. Türklerin neden, ne zaman Almanya’ya geldiğini şimdi daha iyi anlıyoruz.
- Ayrıca Türklerin bugün Berlin’de yoğunlaştığı bölgeler olan Kreuzberg, Neukölln ve Wedding eskiden Batı Berlin’e aitmiş.
Doğu Almanya (DDR 1949-1989)
- Vatandaşların Doğu Almanya’yı terk etmeleri yasakmış.
- İnsanların fikirlerini söylemesi yasakmış ve seçebilecekleri SED partisinden başka parti yokmuş.
- Stasi denen istihbarat örgütü aracılığı ile hükümete karşı gelenler hemen yakalanıp göz altına alınıyor ve hapse atılıyormuş. Aşağıda Stasiler ile ilgili detaylı bilgi bulabilirsiniz.
- Doğu’da ekonomiyi, fiyatları tamamen devlet belirlemiş. Serbest ekonomiye izin verilmemiş. Ne üretileceğine devlet karar verdiğinden bazı ürünlerde kıtlık bazılarında ise fazlalık ortaya çıkmış. Ayrıca devlet ihracat ithalata da karşı olduğundan diğer ülkelerle hiçbir alışveriş yapılamamış.
- Ekonomik problemlerden ötürü 1961’de duvar yapılana kadar 12 Milyon Doğu Berlinli Batı’ya kaçmış. Çalışacak insan sayısı azaldığından Sovyetlerin de yeni işçi ihtiyacı olmuş. Ve onlarda Batılılar gibi bu ihtiyacı Vietnam, Polonya ve Mozambik gibi ülkelerden karşılamışlar. Günümüzde Lichtenberg ve Pankow gibi ilçelerde çok Vietnamlı olmasının sebebi de bu.
Duvar neden yapıldı? (1961-1989)
- Doğu Almanya (DDR) 1961‘de minik minik duvarı inşaa etmeye başlamış. Amacı kendi vatandaşlarının Batı’ya gidebilmesini engellemekmiş.
- Başta duvar bile yokmuş, barikatlar, sonra kısa duvar vs. derken son hali kocaman bi utanç duvarı haline dönüşmüş. Berlin ise bölünen tek şehir olduğundan en çok etkilenmiş.
- Duvarın son hali 44 km boyunca tüm Batı Berlin’i kaplayan bi hale gelmiş.
Duvar nasıl yıkıldı? (1989)
- Doğu Almanya’da insanlar hep daha fazla özgürlük istemişler. 17 Haziran 1953‘te yapılan ilk ayaklanmada ölen insanlardan ötürü ta 1980’lere kadar bir daha protesto yapılamamış.
- 1980’lerden itibaren ise Doğu Almanya’da insanlar ara ara DDR rejimine karşı ayaklanmışlar.
- 1989 yazında Leipzig’te ayaklanmaya başlamışlar ve her pazartesi toplanıp hükümeti protesto etmişler. (Günümüzde de Almanya’da yapılan protestolar bu sebeple genelde Pazartesi günleri yapılırmış.) Doğu Almanya vatandaşlarının ana amacı özgürlük, çok partili seçim, temel haklar gibi iyileştirmelermiş, Batı ile birleşmek değilmiş. Bunu “Wir sind das Volk, Stasi raus” sloganından anlayabiliyoruz. (das Volk ile Doğu Almanya vatandaşları kastediliyor. Stasiler gitsin!)
- 9 Kasım 1989’da bi politikacı televizyonda gösterilen basın toplantısında, tamamen plan dışı ve emin olmayarak Doğu Almanya vatandaşları artık Batı’ya geçebilirler demiş ve herkes sokaklara dökülmüş. Berlin’de yer alan Böse Brücke(Kötü Köprü) üzerinden binlerce insan Doğu’dan Batı’ya ilk yürüyüşünü yapmış. Hem batılılar hem doğulular duvarın üzerine çıkarak hep beraber birleşmeyi kutlamışlar. <3
- Doğu Almanya’ya ait 5 eyalet Batı ile birleşip bugün bildiğimiz Almanya olmuş.
- İki tarafta anlaşma imzalayıp Soğuk Savaş’ı bitirmişler.
- 3 Ekim 1990‘da ise resmi olarak tek ülke olup birleşmişler ve o zamandan beri bu gün resmi olarak kutlanıyor. Almanca hocam(kendisi Belçikalı) Almanların imza atılan günü kutladığını özellikle söyledi. Almanların ne kadar bürokratik ve kural sever olduğu bu 3 Ekim’i resmi tatil ilan etmelerinden belli :)
Duvar ve Soğuk Savaş anıları
- Checkpoint C(harlie): Günümüzde Berlin’in göbeğinde yer alan bu geçiş kapısı duvar olduğu zaman Batı-Doğu arasında yer alıyormuş. Duvar yıkılana kadar aktif olarak kullanılmış ve daha çok askerler, politikacılar, diplomatlar ve onların aileleri tarafından kullanılmış. 1961 yılında burada Sovyet ve Amerika tankları ve askerleri yaklaşık 1 gün karşı karşıya gelmiş ancak hiçbir şey olmamış. Eğer herhangi bir olay olsaymış 3. Dünya Savaşı burada çıkabilirmiş.
Günümüzde bu kısımda ise; biri Sovyet diğeri Amerikayı temsil etmek üzere birer asker fotoğrafı yer alıyor.
Amerikan sahasına girerken (Batı, Kreuzberg) aşağıdaki fotoğraf yer alıyor. Ayrıca düşününce ne kadar hüzünlü ama günümüzde ücretle “asker” görünümlü insanlarla fotoğraf çektirmek mümkün. Bir de bu kulübede pasaportlara Checkpoint Charlie damgası basmak da mümkün. Tabi bu da ücretli, yanlış hatırlamıyosak 5 damga 10 EUR gibi bir şeydi. Checkpoint Charlie’nin müzesi de bulunuyor, duvarın fotoğraflarla tarihi anlatılıyormuş. Biz de henüz gidemedik.
- Bernauer str., Berlin Wall Memorial: Duvarın yavaş yavaş yapılmasıyla en çok etkilenen Bernauer sokağı sakinleri olmuş. Düşünün ki aynı sokaktaki evlerin sol kısmı Doğu’da kalıyor, sağ kısmı ise Batı’da kalıyor. Hatta duvarı buradaki binaların dış cephesine sıfır yapmışlar. Dolayısıyla en çok kaçış buradaki binalardan olmuş.
Sınırda yer alan tanıdıkların evlerine girip birçok insan pencerelerden direkt Batı’ya kaçıvermişler. 1-2 sene içerisinde de buradaki binaları tahliye etmişler. Ancak insanlar hala pes etmemiş ve kanalizasyon yolları ile kaçmayı denemişler. Şimdilerde ise Bernauer sokağında duvarın bu sokakta nası olduğunu, duvarda koca resimler, audio rehberler, kanalizasyon tünelleri ile açık alanda ziyaret edebilirsiniz.
Bernauer str.’de duvarın çoğu yıkılmış ancak bir örneği hala yer alıyor ve duvarın olduğu yerlerdeki demirler hala duruyor.
Bernauer Str. 119’daki binada ise duvarın hikayesi fotoğraflar ve bol hikayelerle anlatılmış. Yangın merdivenlerinden en üst kata çıktığınızda ise duvarın yıkılmayan kısmını ve tehlikeli alanı (Death strip) tepeden görmek mümkün. Bu binayı mutlaka gezin, insanın tüylerini diken diken ediyor. (ücretsiz)
- East Side Gallery: 1.3 km uzunluğunda Spree nehrine paralel olan bu açık hava galerisinin en bilindik grafitisi; kuşkusuz öpüşen iki sosyalist lider (Gerçekte de öpüşüyorlar).
Duvarın bu kısmı kalan en uzun parçası aynı zamanda. Grafitiler en son 2009’da yapılan restorasyondan beri duruyor. Ancak biz her gidişimizde değişen, daha önce görmediğimiz kısımlar görüyoruz. (Tam anlamadık :)) Çok güzel grafitiler var, her misafir geldiğinde biz de tekrar tekrar gidiyoruz. Sabah erken saatlerde ve yağmurlu zamanlarda bayağı boş olabiliyor. Her gittiğimizde tek tek grafitilere bakıp 1989’dan öncesini hayal etmek, duruma inanamamak, tekrardan dünyanın hiçbir yerinde olmamasını temenni ederek dolaşıyoruz.
- Böse Brücke, Bornholmer str: Duvar 9 Kasım 1989’da yıkıldığında insanlar Doğu’dan Batı’ya ilk olarak bu köprüden geçmeye başlamış. Şimdilerde ise köprünün hemen altında 1990’da Japonya’nın Almanya’ya hediyesi olan kiraz çiçeği ağaçları yer alıyor. Nisan ayının sonlarına doğru pespembesi bu ağaçlı yol mutlaka görülmeye değer. Nisan ayında Berlin’i ziyaret ediyorsanız, mutlaka ama mutlaka buraya gelin.
- Mauer(Duvar) Park: Doğu ve Batı’yı ayıran şimdilerde ise park olan bu alanda 89’da duvar yıkılmaya başladıktan sonra yavaş yavaş bitkiler, ağaçlar kendi kendine büyümüş. Bölge sakinleri de ağaç ekince iyice yeşillik oluyor. 1993 yılında burada spor tesisi yapımı için projesini sunan şehir planlamacının önerisiyle park haline getirilmesine karar veriliyor. Bugün ise parkta her pazar günleri bit pazarı ve birbirinden güzel el yapımı, butik eşyaların satıldığı, karaokenin yapıldığı bi alan yer alıyor. Parkın tepe kısmında 800 mlik bir alanda duvarın kalıntıları grafitilerle ayakta duruyor. Bazen duvarın üstünde insanları görünce inanamıyorum, hey gidi hey. Duvarın ağzı olsa da konuşsa :)
- Straße des 17. Juni, Tiergarten: Bu caddenin adı olan 17 Haziran 1953’te DDR’ın tek partisi olan SED’i proteste etmek için binlerce inşaat işçileri bu caddeye çıkıp haklarını savunmak istemiş. Sovyet Birliği ise sıkı yönetim ilan edip sokaklara tanklar, panzerler koymuş. Ve bu günde tam 50 kişi askerler ve polisler tarafından vurularak öldürülmüş. (Rakam hala net değilmiş ama DDR Müzesi’nde bu şekilde yazıyor.) 17 Haziran 1953’ten 80’lere kadar Doğu Almanyalılar bi daha da proteste edememişler. :( Günümüzde bu caddede Zafer Heykeli olarak anılan Siegessäule bulunuyor. Tepesine çıkınca bütün caddeye, Tiergarten’e ve tüm Berlin’i gören güzel bi manzarası var. Ayrıca bu cadde hafta sonları koşu vs. gibi etkinler için de kullanılıyor ve o sebeple trafiğe kapatılıyor.
- Tempelhof Havalanı: Nazi Dönemi’nde askeri havalimanı olarak kullanılan, daha sonra ise Sovyetlerin sınırları kapayıp Amerika’yı Batı Berlin’e karadan sokmamasından ötürü buradaki vatandaşlarına gıda, ilaç, kömür gibi ihtiyaçları hava yoluyla(Luftbrücke) ulaştırmış. Bu yöntem yaklaşık 1 yıl sürmüş. (Haziran 48, Mayıs 49 tarihleri arası)
Duvar yıkıldıktan sonra da bildiğimiz havalimanı olarak kullanılmış. 2008’de ise havalimanı kapatılmış ve 1-2 sene sonra 300 hektarlık alanlı dünyanın en büyük halka açık parkından biri olmuş. 2014’te ise halk, eyaletin bina yapma projesini oylamış. Çoğunluğun hayır demesiyle hala park olarak hizmet ediyor ama ilerde ne olur bilinmez.
- Hohenschönhausen Hapishanesi, Weißensee: Doğu Almanya’da Stasi (Staatssicherheit) adı verilen devletin güvenliğinden sorumlu istihbarat örgütü. Tüm vatandaşları hunharca dinleyip, çocuklardan, okullardan, komşulardan bilgi alarak, izleyip tehdit ederek, gerekirse evlere dinleme cihazları koyarak hükümete karşı düşüncelere sahip herkesi tutuklayıp bu hapishaneye götürüp doğruyu söyleyene kadar saatlerce sorguya çekmişler. Dış dünyayla tamamen ilişkisi kesilen tutukluya saatlerce aynı sorular sorulup, sorgulayan kişi dışında kimseyle ilişki kurulmasına izin vermemişler. Stasi memurları Potsdam Üniversitesi’nde özel eğitim alıyorlarmış. Stasileri anlatan çok güzel bir film var, “Das Leben der Anderen” mutlaka izleyin.
- Sachsenhausen Toplama Kampı, Oranienburg: Berlin’in içerisinde merkezden 35 km uzaklıkta yer alan bu kamp yaklaşık 200.000 insan tutsak edilmiş. :( İçerisinde gaz odaları, insanların üzerinde deneylerin yapıldığı labaratuvar yer almaktadır. İnsanoğlunun insanoğluna neler yapabileceğini aklımızın, fikrimizin, kalbimizin hiçbir yanı almıyor. Polonya’daki Auschwitz’e gitmediyseniz bu kampı ziyaret edebilirsiniz. 1945 yılından sonra ise bu kamp Sovyetler tarafından kullanılmış ve yine bir sürü insan burada tutsak edilmiş.