Geldik 2 aydır (Mayıs 2017’den beri) yaşadığımız ve uzun bir süre daha yaşayacağımız şehir Berlin’e. Tüm Berlin yolcularının gece hayatı ile ilgili ipuçları aradığını ve en güzel partilenecek mekan listesi istediğini biliyoruz. Maalesef bu yazımızda pek gece hayatı göremeyeceksiniz :) Şehirle ilgili genel bilgiler, gezilecek yerler, parklar bahçeler ve bizim izlenimlerimizi bu yazıda bulabilirsiniz. (Yazının en aşağısında diğer Berlin yazılarımıza ulaşabilirsiniz.)
Berlin’e Giriş 101
Her anlamda özgürlüğün şehri Berlin; dilediği gibi olmak isteyen gençlere, göçmenlere, toplumda her türlü cinsel tercihi olan insanlara ev sahipliği yapıyor. Farklı kültürlere, seçimlere sahip olunca şehir haliyle bir sürü farklı ülkeden insan burada yaşıyor. Dolayısıyla bazı mahallelerde Almanca’nın çok az duyulduğu zamanlar olabiliyor. İngilizce bilen insan sayısı çok fazla, ee bir de Türkiyeli nüfusu çok yüksek olduğundan Türkçe de 2. veya 3. yabancı dil gibi. Berlin tarihinden ötürü, göçünden ötürü Almanya’nın aykırı bir şehri, o Alman katı kuralları, disiplini burada o kadar hakim değil. Mesela kırmızı ışıkta geçilmesi, sokakların pis olması, bazı metro istasyonlarının leş olması gibi.
Kaç gün kalmalı?
Bu sorunun cevabı hangi mevsim geleceğinize göre değişir. Yazın geliyorsanız park bahçe göreyim, şehrin tadını çıkarayım derseniz 5 gün ayırırsanız hiç çok olmaz.
Kışın gelecekseniz o zaman durum değişiyor. Hava 4-5 gibi kararıyor, dışarda durmak zorlaşıyor. Tabi bir kez yazı gördükten sonra noel marketlerini deneyimlemek için kışın da gelebilirsiniz. Ama ilk kez gelenlere naçizane tavsiyemiz tabi ki havanın iyi olduğu zamanlar tatilinizi planlayın. (Mayıs- Eylül arası)
Konaklama
Aşağıda semtleri listeledik. Siz kendi beklentinize ve bütçenize göre bir seçim yapabilirsiniz. Bizim favori bölgemizi ise aşağıdaki haritada bulabilirsiniz. Mitte’nin aşağıdaki bölgesine bayılıyoruz, hem turistik hem merkezi. Daha ne olsun :)
Ulaşım
Berlin’in ulaşım ağı çok gelişmiş, her yere neredeyse toplum taşıma ile ulaşmak mümkün. Özellikle şehrin etrafında tur atan 2 tane ring treni (S Bahn) var; s41 ve s42. Biri saat yönünde diğeri saat yönünün tersinde dönüyor. Bir sürü metro hattı, S-Bahn denen trenler, tramvaylar (sadece Doğu Berlin’de var.) vs. kullanması ilk etapta zor olabiliyor. Kalacağınız yerin yakınlarında bi toplu taşıma var mı diye kontrol edin. Şehir kocaman olduğu için yürüyerek ancak bi mahalle içerisinde gezilebiliyor gibi.
- Tek biniş bileti 2.80 EUR, duraklardaki makinelerden nakit veye kartla alabiliyorsunuz. Bu tek biletin özelliği ise 2 saat geçerli, ancak bindiğiniz yöne doğru kullanamazsınız. Başka bir yöne kullanmanız gerekli. Bu kural biraz saçma ama maalesef bu şekilde.
- Günlük bilet ise 7 EUR, gece 3’e kadar geçerli. Maalesef tam bir gün etmiyor.
- Haftalık bilet ise 30 EUR, uzun süre geliyorsanız bunu almak daha mantıklı olabilir.
- Ayrıca 4’lü alımlarda ufak bir indirim oluyor. Toplam 9 EUR ödüyorsunuz. BVG’nin (Buranın IETT’si) mobil uygulamasından da biletleri almak mümkün. Alır almaz okutabiliyorsunuz.
- Biletleri binmeden duraklardan veya tramvayların içindeki makinelerden geçerli kılmanız gerekiyor. Aksi halde cezası 60 EUR. Geçerli yaptığınızda tarih, saat ve bindiğiniz durağın adı yazıyor.
- Ayrıca ulaşım anlamında şehri A, B ve C olmak üzere 3 bölgeye bölmüşler. Turistler genelde A ve B bölgelerinde takılıyor. C o kadar uzak ki Schönefeld Havalimanı dışında pek kullanmıyoruz. Bileti makineden alırken bu bilgi önemli o yüzden atlamayalım dedik :)
Diğer bir ulaşım alternatifi Bisiklet
Şehir genel olarak düz olduğundan ötürü bisiklet kullanımı hayli yüksek. Turist olarak da bisikletle ulaşım hem daha ucuz hem daha keyifli olabilir. Gırla paylaşımlı bisiklet kiralama şirketleri var. Jump, Nextbike, Mobike, Limebike, Obike vs. derken yürürken dikkatinizi çekmemesi imkansız.
- Mobil uygulama üzerinden en yakındaki bisikletlere ulaşıp kart tanımladıktan sonra da bisiklet kiralayabiliyorsunuz. İnternetiniz olacaksa mutlaka kullanmanızı tavsiye ederiz. İstediğiniz yerde bırakıp yolunuza devam edebiliyorsanız. Günlük bisiklet kiralarsanız, yürüyerek hareket ettikçe sürekli bisikleti de düşünmeniz gerekiyor, yaya olarak uzaklaşmayı engelliyor bu durum :) O sebeple bu kiralama yöntemi oldukça makul ve hızlı.
- Ya da günlük kiralamak isterseniz Tekel bayilerde, bazı cafelerde günlük kiralık bisiklet edinebilirsiniz. Bizim önerimiz U- Eberswalder durağına yakın Bike Piraten bisikletçisi olabilir. Çoğu bisiklet dükkanı günlük bisiklet kiralıyor ve fiyatlar 8-12 EUR arasında değişiyor.
Genel Fiyatlar
- Sokakta döner&falafel: 3-4.5 EUR.
- Bira: markette 0.5-1.5 EUR aralığında değişiyor. Barlarda kendi biralarını yapan yerlerde ise 2.5 ile 4 aralığında değişiyor 50’lik bira.
- Bir öğün: Atıştırmalık dışında bir restorana giderek yiyebileceğiniz yemekler ise 7-12 EUR aralığında değişiyor. Tabi ki daha ne yerler vardır, sınır yok bu işlerde :)
- Kahve: Kahve çeşitleri 2.5-3.5 EUR aralığında değişiyor. Havalı kahvecilerde 3.5 EUR fix gibi :)
- Su: Çeşme suyu içilebiliyor, restoranlarda ve barlarda isterseniz çeşmeden su verebiliyorlar.
Späti
Bildiğimiz Tekel olan Spätilerden içkisini alan kapı önündeki masalara oturup vakit geçiriyor. Tekel olduğundan ötürü bara göre hem daha ucuz hem de herkes burayı tercih ediyor :) Bir akşam Weinbergsweg 27‘deki Türk tekelinde takılabilirsiniz, oldukça popüler.
Mahalleler
Bu bahsettiğimiz ring ağının içindeki mahaller ise; Mitte, Prenzlauerberg, Friedrichshain, Kreuzberg ve Neukölln şeklinde.
- Mitte: Merkez demek olan bölge turistik gezilebilecek birçok yeri kapsıyor. Brandenburg Kapısı, TV Kulesi, Alexanderplatz, Berliner Dom, Hackesche Höfe hep burada yer alıyor.
- Prenzlauerberg: Avrupa’nın en çok çocuk oranına sahip semti burasıymış. Parklarda sokaklarda hamile bi sürü kadın görebilirsiniz ya da bebeklerini gezdiren bir sürü anne/baba, ana okulu öğrencilerinin yaptığı gezilere denk gelmek çok olağan. Bu semt ayrıca büyük bir yabancı oranına sahip. Biz de burada oturuyoruz.
- Friedrichshain: Şehrin gece hayatının kalbi burada. Ünlü gece kulüpleri Berghain, Kater Blau vs. bu semtte yer alıyor. Gece hayatı ile ilgileniyorsanız burada kalmanız mantıklı olacaktır. Tabi gece hayatı dışında birbirinden güzel cafe ve restoranların olduğu Boxhagener Platz‘ı da mutlaka gezilecekler listenize ekleyin.
- Kreuzberg: Berlin’in serseri çocuğu önce Türklerin şimdi de gençlerin, hipsterların, hippilerin ağırlıklı olduğu kozmopolit bi semt. Bize kendimizi bi tık güvensiz hissettiriyor ancak her daim canlı olması da insanın ilgisini çekiyor. Biz çok seviyoruz <3 Kotbusser metro durağının etrafını bolca gezin. Türkçe merkez yazan tabelayı, ana caddesini ve Türk yerlerini görünce şaşıracaksınız :) Ayrıca gece hayatının yoğun olduğu Falckenstein sokağı da atlanmamalı. Muhteşem kozmopolit bi sokak. Anlatamayız gezmeniz lazım :)
- Neukölln: Aykırı gençlerin yeni semti (son 3-5 yıldır revaçtaymış) ise Neukölln, birbirinden hipster cafeleri ve barları ile Berlin’in yeni gözdesi durumunda. Her kesimden insanın olması, gençlerin yoğunluğu bize her defasında Berlin’de olduğumuzu hatırlatıyor. Tabi sokaklar her daim keşmekeş, toplu taşıma, marketler hep bi kaos :)
Gezilecek Yerler
Brandenburg Kapısı: 1800’lerin sonunda yapılan bu kapı Berlin’in simgesi. Kapının tepesinde yer alan heykel ise meydanda yer alan Amerika ve Fransa Konsolosluğu’na tepeden bakıyor. O sebeple kapının hemen önündeki bu meydana Pariser Platz adı verilmiş. Almanya ve Fransa arasında yaşanan çekişmeden ötürü :) 2. Dünya Savaşı’nda kapı oldukça hasar görmüş ve sonra restore edilmiş. 1989’da duvarla beraber bu kapı da açılıp bugünkü haline kavuşmuş.
Holocaust Memorial: Bir mühendis ve bir mimar kocaman bir alana (19 bin m2) Yahudiler için bloklardan oluşan bu anıtlar meydanını yaratmışlar. Tam 2711 tane blok var. Alana girdiğinizde çukurlaştığını ve insanın kendini küçücük hissetmesini fark edebilirsiniz. Burada mutlaka bi süre geçirip bloklar arasında kaybolun. Information centerda 2. Dünya Savaşı’nda ölen Avrupa’daki yahudilerle ilgili ücretsiz sergiyi gezebilirsiniz.
CheckPoint Charlie: Doğu-Batı Berlin döneminde kullanılan A ve B’den sonra 3. geçiş noktası C(harlie). Sadece bürokratlar, büyükelçiler ve aileleri o dönemde kullanabiliyormuş. Bu kapı Batı Berlin‘de yer aldığından Amerika tarafından yönetilmiş. Müzesinde bu geçişin tarihçesi ve belgeseli yer alıyor. Bu geçiş noktasında şu an duran temsili Amerikan askerleri ile fotoğraf çektirebilirsiniz. (Dikkat ücretli) Ayrıca bu alanda Amerika kısmına giriyorsunuz, Hoş geldiniz tabelası da yer alıyor. Pasaportunuza da Checkpoint Charlie damgası vurdurabilirsiniz. (Dikkat ücretli)
BebelPlatz: Meydanda Humbolt Üniversitesi ve bi katedral yer alıyor. Meydanın bir köşesinde 1933’te Nazi döneminde bu meydanda yakılan 20 bin kitap için cam bir alan yer alıyor. Albert Einstein’dan Karl Marx’a kadar o dönem bir sürü yazarın kitapları burada yakılmış. Yerde yer alan bu camdan alttaki temsili boş kütüphane raflarını da görmek mümkün.
Berliner Dom: 1700’lerde yapılan şehrin en büyük kilisesi 2. Dünya Savaşı’nda gördüğü hasarla toplamda 3 kez yeniden yapılmış. Kiliseyi ve kubbesini gezmek mümkün ve ücretli. (7 EUR) Bu kilise nehrin ortasında Müze Adası’nda yer alıyor. Adada aynı zamanda Bergama Müzesi var. Evet İzmir Bergama’dan getirip arkeoloji müzesi yapmışlar.
Nikolaiviertel: Berlin’in savaşta zarar görmeyen en eski mahallesi burası. Minik bir meydanı, 1230 yılına kadar dayanan kilisesi , Alman yazı tipli dükkanları ile çok tatlı bir yer. Burayı da gezilecekler listenize ekleyip, hem kanal kenarında hem de mahallede kısa bir tur atabilirsiniz. Çok ufak bi mahalle hem de Alexanderplatz’a pek yakın. Bonne Vie Berlin adlı cafe’de de kahve molası verebilirsiniz. Hava güzel ise Brauhaus Georgbraeu’de kanal kenarında bira molası verebilirsiniz.
AlexanderPlatz: Berlin’in en merkezi ve kalabalık meydanlarından biri. Bu meydanda yer alan TV Kulesi de şehrin bir çok yerinden görülüyor. Kaybolduğunuzda bu TV kulesine bakıp yönünüzü bulabilirsiniz :) Meydana adını veren ise 1800’lerde Rus İmparatoru I.Alexandre‘mış. Bu meydanda ufak çaplı alışveriş merkezi, Primark, Decathlon, TK Maxx vs. de bulabilirsiniz.
HausSchwarzenberg: Bu pasaj genç sanatçıları teşvik etmek için kurulmuş. İçerisinde barlar, galeriler var ayrıca Yahudi olan Anne Frank küçük kızın sergisi yer alıyor. Rengarenk bu pasajı da mutlaka görün.
Oberbaumbrücke köprüsü: East Side Gallery’den sonra yer alan bu köprü duvar varken Doğu ve Batı’yı ayırıyormuş. Duvar yıkılınca Friedrichshain ve Kreuzberg semtlerini birbirine bağlıyor.
East Side Gallery: Doğu Berlin’de 1.3 km uzunluğunda yer alan bu duvarda 100’den fazla grafiti yer alıyor. Berlin’in görülmesi gereken turistik duraklarından biri, mutlaka gidin. Sakin fotoğraf çekmek isterseniz tabi ki sabah erken saatlerinde gitmelisiniz. Yoksa güzel kare yakalamak zor.
Tempelhofer Feld: 1920’lerde kurulan bu havaalanı Nazi Dönemi‘nde savaş uçakları için kullanılmış. 2008’de kullanıma kapatılmış. 2014 yılında Berlin’in en büyük parkı olarak halka açılmış. Şimdilerde insanlar hafta sonu piknik yapıyor, koşuyor, yürüyüş yapıyor, köpeklerini gezdiriyor. Havaalanı olarak düşününce böyle bi yerde şimdi vakit geçirebilmek inanılmaz bi his. Ayrıca gün batımı da burada muazzam oluyor. Alan da çok büyük olduğu için bisiklet kiralayıp gezmeniz daha mantıklı olabilir :)
Parklar&Bahçeler
Mauer Park: Kelime anlamı duvar olan bu park 1989’da duvarın yıkılması ile ufak tefek çalı çırpı kendi kendine büyümeye başlamış. Daha sonra halk fidan ekmeye başlamış. Bir peyzaj profesörünün de katkısıyla park bugünkü halini almış. Pazar günleri ise devasa bir pazar kuruluyor, yiyecek stantlarından el yapımı hediyeliklere, takılara vintage kıyafetlere kadar bir sürü stant var. Bunun dışında bazı stantlarda 2. el kıyafetler ve mutfak eşyaları satılıyor. Dileyenler için ev eşyası, komodin, şifonyer ve masa bile bulabilirler. Alışveriş kısmı dışında parkta çeşitli etkinlikler de oluyor. Kareoke yapılan tribün, hepsi birbirinden başarılı olan sokak müzisyenleri derken park muhteşem oluyor. Berlin’e gelmişken mutlaka bir Pazar Mauer’e gitmelisiniz.
Tiergarten: Şehrin bir diğer kocaman parklarından biri. Aslında park demek az olur buraya orman denebilir. Bazı yerlerinde ağaçlar o kadar sık ki gökyüzü gözükmüyor. Vaktiniz varsa bisikletle Tiergarten’e gitmek çok keyifli oluyor yaz aylarında. Kış aylarında ziyaret ediyorsanız diyecek bir şeyimiz yok :) Hava güzelse Cafe am Neuen See’de bir bira için.
Volkspark am Weinbergsweg: Bu park minicik tefecik, bizim en sevdiğimiz parklardan biri. Ortasında minik bir gölü de var, havalar güzelse herkes güneşlenmeye geliyor buraya. Parkın etrafında da çok güzel cafeler, restoranlar, gezilecek dükkanlar var.
Monbijoupark: Mitte’de kanalın kenarında yer alan bu park oldukça hareketli. Kanalda şezlonglu bir bar var. Herkes birasını alıp, şezlonglarda güneşleniyor. Oraya uğrayabilirsiniz. (Strandbar)
Görlitzer Park: Kreuzberg’in serseri parkı, her kesimden insan var :) Köşe başlarında duran siyahiler ile önce insana güvensiz geliyor. Ancak zaman geçince buranın da gayet normal bir park olduğunu anlıyorsunuz. Havalar güzelse akşamları herkes içkilerini alıp burada takılıyor.
Treptower Park: Şehrin merkezinden biraz uzak olan Neukölln tarafında ama hafta sonu hava güzelse buraya da mutlaka uğramalısınız. Parkın içerisinde minik ada da var, orada yer alan bir barın şezlonglarında güneşlenip Berlin’in keyfini çıkartabilirsiniz. Biz bayıldık bu parka <3
Alışveriş
- Maybachufer: Kreuzberg’te kanalın kenarında yer alan bu sokakta Salı ve Cuma günleri Türk pazarı kuruluyor. Meyve, sebze dışında gözleme ve diğer ayaküstü atıştırmalıklar da bulabilirsiniz. Bir de el yapımı olan takılar, aksesuarlar, renkli cüzdanlar vs. de bulabilirsiniz. Pazarın bi alanında da insanlar yere oturuyor, sokak sanatçısı müziğini yapıyor. Pazara sadece meyve sebze alışverişi yapan teyzeler, amcalar gitmiyor. Hipsterlar, hippiler, turistler derken oldukça kozmopolit bir pazara dönüşüyor. Mutlaka Berlin ziyaretinin yapılması gerekenlerinden :)
- Hackesche Höfe: Burası Mitte’de yer alan birbirine bağlı 8 avludan oluşan bi yapı. 1900’lü yılların başında yapılmış ve günümüzde butik, alternatif mağazaların olduğu dükkanlara dönüşmüş. İçerisinde çikolatacıdan, şapkacıya, hediyelik eşya satan dükkana, çantacıya kadar bir sürü dükkan yer alıyor. Ben Rahim adlı kahveci’de mola verebilirsiniz.
- Hackescher Markt: Yukarıda bahsettiğimiz avlulu çarşı bu meydana çıkıyor. Bu meydanda cafe restoranlar dışında el yapımı takı, incik boncuk da bulabilirsiniz. Sokak sanatçıları da her daim müziklerini yapmak için bu alandalar. Burası her daim çok hareketli, mutlaka uğrayın buraya.
- Berlin’de Urban Outfitters, All Saints, & Other Stories, Uniqlo (Asya’nın H&M’i), Muji gibi uluslarası markaların mağazaları bulunuyor. Alışveriş severlere duyurulur.
- Oderberger, Stargarder, Kastanienallee, Ryker, Weinbergsweg, Oranienburger ve Alte Schönhauser sokaklarında birbirinden güzel butik ve mağaza bulabilirsiniz. Özellikle Alte Schönhauser Caddesi’nde vintage dükkanlar bulabilirsiniz. Bu sokaklar aynı zamanda turistik dolayısıyla alışveriş sevmezseniz bile bu sokakları gezin :) Oranienburger sokağında Mavi Jeans’i, Galata’daki Clandestino’yu görünce bizim gibi şaşıracak mısınız acaba?
- Kurfürstendamm (Kısaca Ku’damm): Berlin’in en pahalı caddesi olan bu cadde bizim Bağdat Caddesi ayarında. Berlin’de görmediğimiz arabaları burada gördük. Tesla’nın da mağazası var. Alışverişe meraklıysanız 1-2 saat gezilebilecek yer. Aksi takdirde gitmeye pek gerek yok sonuçta alışveriş caddesi :)
Gidilmesi gereken Berlin pazarlarına da buradan ulaşabilirsiniz :)
Yemek tavsiyelerimize buradan ulaşabilirsiniz.
Bar tavsiyelerinize buradan ulaşabilirsiniz.
Kahveci, dondurmacı ve diğer yazılarımıza ise buradan ulaşabilirsiniz.
View Comments (0)