Gelelim aklımızın, kalbimizin kaldığı Barselona’ya. Mimarisi ve tarihi ile bizi büyüleyen bu şehri geride bırakırken oldukça zorlandık açıkçası. Daracık sokakları, arnavut kaldırımları, tapas kültürü, Gaudisi ve plajıyla kesinlikle muhteşem bir şehir. Birçok opsiyonu düşününce yaşamak için de ideal bir yer. Hava güzel, insanlar ve kültür güzel, olağanüstü mimarisi var. Şimdi yediklerimiz, içtiklerimiz ve gördüklerimizle size Barselona 101 ve 102 rehberi için buraya alalım :)
Barselona’ya Giriş
- Katalanlar siesta saatlerini sonuna kadar kullanıyorlar. Gün içerisinde 14-18 arası birçok dükkan kapalı oluyor. Tabi her dükkanın siesta saati farklı olabiliyor. Gününüzü planlarken siesta saatlerine dikkat edin.
- Şehirde bir sürü meydan var. Küçük olan meydanlar çok sevimli. Bu meydanlarda, dışarıda masaların olduğu bir sürü bar var.
- Rambla: Ortasında geniş ağaçlı yürüme yolu olan ve sağından, solundan trafiğin aktığı bulvar tipine Rambla deniyor. Göreceksiniz her yer rambla, bizimki gibi daracık kaldırımları yok.
- Barselona’da her pazar Palau Güell’in ve Picasso Müzesi’nin de dahil olduğu bazı müzelere belli saatten sonra giriş ücretsiz. Mutlaka inceleyip, müze girişlerinizi buna göre planlayın.
- Aralık’ın ortasında gitmemize rağmen hava inanılmaz güzeldi, 16-17 derecelerdeydi. Sıcaklık İzmir ile İstanbul arası bir yerlerde. Kasım en güzel ayı oluyormuş, turistler çekiliyor, havalar 20’lere düşüyormuş.
- Barselona İspanya’ya bağlı olsa da kendi dilleri olan Katalancayı konuşuyor ve her yerde Katalan bayrağı yer alıyor. Hatta İspanyol olarak adlandırılmaktan pek hoşnut değiller.
- Aralık ayında Avrupa şehirlerinde Christmas Marketler kuruluyor, hediyelikten yemeğe, sıcak şaraba kadar birçok seçenek oluyor. Barselona’da 2-3 tane Christmas Market gördük ancak hepsi Katalan adetlerine göre noeli kutlamak için satılan hediyeliklerden oluşuyor. Katalan çocuklara aşağıdaki eğlenceli santa alınırmış. Çocuklar noel akşamına kadar bir insanmış gibi bu santayı yedirir içirirlermiş. Noel akşamı santanın üstüne bir battaniye serip, sırtına sopayla vururlarmış ki hediyeleri dışkı olarak battaniyenin altına bıraksın. Çocuklar sabah uyandıklarında ise santanın hediyeleri bıraktığını görürlermiş :) Biz de bir tane minik hediyelik aldık. :)
- Sıradışı mimar Gaudi’nin şehri olan Barselona, mimarlık anlamında çok önemli eserlere sahip. Birçok meydanda, kilisede, sokakta ellerinde defter ile çizim yapan öğrenciler yer alıyor. İlham almak için gerçekten çok güzel bir şehir.
- Barselona şehrini Romalılar kurduğu için tipik bir Roma şehir planlaması mevcut, aşağıda daha detaylı değineceğiz.
- El Born, El Raval ve Gothic Quarter semtleri konaklamak için çok güzel. El Raval biraz daha ekonomik, yeni yeni kalkınmaya çalışıyor. Kozmopolit olan bu semt genç tasarımcılar sayesinde daha iyi hale gidiyor. Eskiden oldukça olaylı olmasına rağmen son senelerde öğrencilerin de tercihi ile gelişmiş. Gothic Quarter semti ise eski şehrin içerisinde yer aldığı tarihi bir semt. Birçok tarihi yer bu semtte. El Born ise plaj kısmına yakın olan daha çok tasarım dükkanların, butiklerin yer aldığı bir semt.
- La Rambla’da yer alan cafeler ve restoranlardan uzak durun, oldukça pahalı ve kaliteleri de düşük.
- Pincho denen ekmek üzerine peynir, deniz ürünleri veya salam seçenekli atıştırmalıklar çok leziz. Tüm tapas dükkanlarında bu pincholardan bulmak mümkün.
- Patata bravas, pedron: Tapasçıların klasik lezzetlerinden fırınlanmış küp şeklinde patates ve bildiğimiz küçük yeşil biber kızartmasını mutlaka deneyin.
- Churros: Bizim şeker serpilmiş pişimize benzeyen churroslar daha uzunca ve şerbetsiz olarak kızartılıyorlar. Sonra da bir güzel sıcak çikolataya banılıp yeniyor.
- Cava (Kava diye okunuyor) denen İspanyol beyaz köpüklü şarabı mutlaka deneyin. Tapaslarla oldukça uyumlu.
Barselona Tarihi
- Barselona’nın eski adı Barcino.
- Romalıların 5. y.y’da kurduğu Barcino şehri tipik bir Roma yapısına sahip. Gothic Quarter’ın olduğu bölge eski şehri oluşturuyor. Bu eski şehir, duvarlarla çevriliymiş ancak şehir buraya sığmamaya başlayınca Katalunya Meydanı’ndan Passeig de Gracia doğru yerleşim başlamış. Daha büyük evler, geniş sokaklar yapılmaya başlanmış.
- Gothic Quarter’da yer alan eski şehrin sokaklarında önemli eserler, sokaklarda yer alan haritalarda işaretlenmiş. Biz de bu haritayı takip ederek 12 noktayı gördük. Roma tapınaklardan, duvarlarına ve mezarlarına kadar birçok şey korunmuş.
- Barcino’da bir tane Sinagog yer alıyor ve bu Sinagog Arjantinli bir yahudi tarafından 30 yıl önce bulunmuş. Arjantin’de doğup büyüyen bu kişi atalarının Barselona’dan geldiğini öğrenince Barselona’ya gidip araştırıyor ve bu Sinagogu bir pusula yardımı ile buluyor. O dönemde halkın %25’i Yahudilerden oluşmaktaymış. Sinagog, zamanla yer seviyesinin altında kalmış. İçerisinde de küçücük 2 oda var. Ziyarete de açık, mutlaka gezin.
- Yer seviyesinden bahsetmişken Roma döneminde yapılan evler birkaç kattan oluşuyormuş. Evler de o dönemin koşullarına göre küçük olarak yapılmış. Daha sonra da bu evlerin üzerine kat çıkarak devam etmişler. Zamanla bu bölgede sokak seviyesi zemin kattan daha yukarıda kalmış. Bu bölgedeki binalara baktığınızda ilk 2 kattan sonra renklerin, yapının değiştiğini görmek mümkün. Bu eski şehrin üzerine yeni şehrin kurulmuş olması bizim çok hoşumuza gitti, her yer tarih her yer çok güzel korunmuş.
- Roma döneminde (5-8 y.y arasında) inşa edilen sokakların köşelerinde trafik kurallarını belirleyen işaretler yer alıyor. Bir de at arabalarının rahat dönebilmesi ve binaya zarar vermemesi için bina köşelerine taşlar konulmuş.
- 1800’lerde yapılan bu yeni oluşturulan semtte Gaudi’nin 3 evi yer alıyor. Dönemin zenginleri Gaudi ile çalışıp bu eserleri çıkarmasını sağlamış.
- O dönemde yapılan binaların 2. katları dış görüşü ile daha ihtişamlı, içi ise daha geniş ve yüksek tavanlı oluyormuş. Sebebi ise çok mantıklı:) Asansörün olmadığı o dönemde zenginler 2. katta kalmayı tercih ediyormuş. Dolayısı ile en güzel daire 2. katta oluyor;)
- Romalıların ardından Mağriplilerin (Moor) ele geçirdiği bu topraklar 8 y.y’ın başlarında Franklara ev sahipliği yapmış. Ardından 9. y.y’da Aragon olarak uzunca bir süre, sınırları italyaya kadar uzanan topraklara sahip olmuşlar. 15. y.y.’da kraliyet aileleri arasında bir evlilik ile İspanya’ya bağlanmış.
Ne Yenir?
Bu kadar bilgiden sonra gelelim ne yenir, ne içilire :)
Tapas
- Quimet Quimet, Poeta Cabanyes, 25, El Raval: Ufacık, tefecik bu tapas bar Barselona’nın en bilindiklerinden. Somon, bal ve yoğurt tapaslarına bayıldık. Malzemeler barda duruyor, tapaslar hemen oracıkta hazırlanıyor. Kendi yapımları 75’lik biralarından almayı unutmayın. Pazartesi günleri kapalı oluyor, siesta saatlerine de dikkat.
- Cerveseria de Catalana, C. Mallorca, 236, Eixample: Öğle vakti gittiğimiz bu tapasçı favorilerimizden. Deniz ürünlü pincholar oldukça çeşitli. Biz karidesli, kaymaklı ve avakado-lahanalı 3 farklı pinchos aldık. Bir de yunan salatası aldık. Salatanın yanında zeytinyağına bandırılmış baget ekmek de geldi. Bu bagetler gerçekten muhteşem lezzetli. Bir de küçük cava açtırdık, toplamda 17 EUR ödedik. Burası akşamları çok kalabalık oluyor, öğlen gitmek daha rahat olacaktır.
- Tapas 24, Diputacio 269, Eixample: Birçok kişi tarafından önerilen Tapas 24’te ise kuzu, patatas bravas ve bikini sandviç söyledik. Kuzu inanılmaz lezzetliydi. Fiyatlar biraz ortalamanın üzerinde ancak gidilesi tapas dükkanlarından birisi. Burada ise 27 EUR ödedik.
- Ciudad Condal, Rambla de Catalunya, 18: Sokaklarda yürürken karşımıza çıkan bu tapasçıya sabah saatlerinde gittik. Barda birbirinden güzel baget ekmekli sandviçler yer alıyordu. Tok olmamıza rağmen paket yaptırmaya engel olamadık. Salamlı sandviçler 3 EUR’dan başlıyor, sadece peynirliler ise 2 EUR civarında. Buraya kahvaltı yapmak için ya da akşam tapaslarının tadına bakmak için gidebilirsiniz.
- Xampanyet, C. Montcada, 22, El Born: Picasso Müzesi’nin karşı çaprazında yer alan bu tapas barına müze öncesi uğradık. Seçtiğimiz pinchos ve içtiğimiz cava ile hızlı bir atıştırmalık yaptık. İspanyol omletli pichoya bayıldık. 3 pinchos, 2 patates ve 2 cavaya 9 EUR ödedik. Burası da siesta yapıyor, 3-3 buçuktan sonra akşama kadar kapalı, dikkat edin.
- Euskal Etxea, Placeta de Montcada, 1, El Born: Bardan tapasları seçebileceğiniz başka bir yer. Burası diğer gittiğimiz tapas barlara göre biraz alt sıralarda. El Born’deyseniz uğrayabilirsiniz. Karşısındaki Tapeo’yu birçok insan önerdi ancak vaktimiz olmadı.
- Tossa, Carrer de Nàpols 291: Palau de la Musica öncesinde atıştırmalık için bu tapas bara gittik. Gösteri öncesi atıştırmalık için oldukça ideal. Birkaç tapas yiyip bira içebilirsiniz.
- Blai sokağı, El Raval: Blai sokağında ekonomik ve salaş tapasçılar mevcut. Self servis olan bu tapasçılarda normal kürdanlı pincholar 1 EUR, kırmızı kürdanlıların 1.5 EUR’ya satılıyor. Bir de size bardak veriyorlar, yediğiniz pinchoların kürdanlarını koymanız için. Bu şekilde hesap ortaya çıkıyor :) Biz bu sokakta La Esquinita de Blai, Blai Tonight ve La Tasqueta de Blai‘ye gittik. Kaliteleri ortalama, ancak lezzetli tapas bulmak mümkün. Peynir, bal ve cevizden oluşan pincho bir harika. Bu bölgeye akşam saatlerinde gitmenizde fayda var, hatta aynı gün 3-4 yer değiştirip farklı tapas çeşitlerini deneyebilirsiniz.
Kahvaltı, Cafe, Bar yerleri:
- Pastisseria Esriba, La Rambla: La Rambla üzerinde yer alan bu pastanede kruvasanlar taptazecik. Sade, reçelli ve kaşarlı kruvasan çeşitleri mevcut. Ayrıca alternatif olarak normal kruvasanın yarı boyutunda minicik seçenekleri mevcut. Paket yapıp yolda yenilesi :)
- Milk Bar & Bistro, C. Gignàs, 21, Barri Gothic: Amerikan tipi bu cafede çeşitli kahvaltı seçenekleri mevcut. Porsiyonlar kocaman, yanında patatas bravas verilen kahvaltılıklar mevcut. Eggs benedictlerini mutlaka deneyin. Sabah erken saatlerinde gitmekte fayda var, özellikle hafta sonu masa bulmak zorlaşıyor.
- Brunch & Cake, Enric Granados, 19, Eixample: Burada bir başka Amerikanvari kahvaltıcı. Tatlıdan tuzluya birçok kahvaltı seçeneği mevcut. Çilek, bal ve ricotta peynirli tost, tatlı severler için bir velinimet :) Tuzlu arayanlar için omlet ve çırpılmış yumurta tercih edebilirler. Porsiyonlar kocaman, iki kişi bir tane paylaşabilir.
- Baluard, Baluard 38-40 baixos: Plajda gezinmeden önce plajda yemelik tatlılar, tuzlular alınabilecek güzel bir fırın. Biz incirli milföy tatlısı aldık, inanılmaz lezzetliydi.
- Granja La Pallaresa, Carrer de Petritxol 11, Barri Gothic: Uzun süredir hizmet veren churros’çuya akşam saatlerinde gittik, kapısında sıra vardı ve lokal insanlardan oluşan bir sıraydı. Hızlı ilerleyen kuyruk sonunda sıra bize gelince bir churros ve bir sıcak çikolata aldık. Herkes churrosları bu sosa banıp bir güzel yiyordu :) Biz buradaki çikolata sosunu beğenmedik ancak churrosları çok lezzetliydi. Kullandıkları çikolatanın tadı ve kıvamı pudinge benziyor, gerçek çikolata gibi değil. İspanyollar bu şekilde yiyor, denemekte fayda var :)
- Cafe Granje Viader, Xucla 4-6, El Raval: La Rambla’nın yan sokaklarından birinde yer alan bu cafe geleneksel bir İspanyol cafesi. Bir churros bir de peynirli tost söyledik. Mutlaka bir gün kahvaltıya buraya gelin. Churrosları çok lezzetli!
- O’ Toxo 3 Hermanos, El Raval: El Raval’da yer alan salaş bir mahalle barı olan 3 Hermanos; 3 kardeş demekmiş :) Günlük menüleri oluyor, başlangıç, ana yemek, bir küçük içki ve tatlıdan oluşan menü 12 EUR. Garsonla anlaşabilirseniz sizden memnunu olmayacaktır :) Lokal ev yemekleri için buraya uğranabilir.
- Cafés El Magnifico, Argenteria, 64, El Born: El Born girişinde yer alan Magnifico 3.dalga kahveler yapıyor, içeride oturacak yer yok. Dilerseniz kapı önünde banklarda oturabilirsiniz. Sert içimli seviyorsanız bu kahveci tam size göre. Aman dikkat siesta saatlerini sonuna kadar kullanan bu kahveciyi 3. gidişimizde açık bulduk, siz de kapalı olabilme ihtimalini unutmayın :)
- Nomad, Passatge de Sert, 12: Son günümüzde haritadaki tüm küçük meydanları sırasıyla geziyorken bir pasaj görüp girdiğimizde karşımıza Nomad çıktı. Oldukça sade ve cool dekore edilen bu kahveci de çekirdeğinizi seçip sipariş veriyorsunuz. Dilerseniz büyük masada fincanda içebilir ya da take away alabilirsiniz. Şekersiz kahve içemeyenler dikkat, yanınızda şeker olmalı. Bu kahvecinin prensibi dükkanda şeker bulundurmamak :)
- Tucco Real Food, Carrer de Codols 27: Barselona’da en en sevdiğimiz (tapaslardan sonra) yemek kesinlikle buradaydı. Kendi yapımları makarnalar bir harika. Çalışanlar çok sevimliler. İçeri girdiğinizde tahtada asılı makarnalardan birini seçip menü olarak sipariş veriyorsunuz. Spesiyellerinden olan pasta bellena’ya bayıldık, hatta o kadar bayıldık ki 2 kez buraya geldik :) Fıstıklı, domatesli ve parmesanlı ravoli çeşidi bu makarna bol sarımsaklı. Menülerine tatlı da dahil! Menüler 8-10 euro arasında değişiyor. Buraya mutlaka ama mutlaka gidin :)
- Kiosko Burger, Av. Marquès de l’Argentera, 1 bis, El Born: Barselona listelerinde en yukarıda olan bu hamburgerci birçok yerde karşımıza çıkınca denemeden yapamazdık. Bir öğle vakti bu hamburgerciye gidip kapısında kuyruğa girdik. Kağıt kalem alıp, ÖSS’de soru cevaplar gibi istediğiniz ekmek, hamburger, sos vb. yi yuvarlağı taşırmayacak şekilde karalıyorsunuz :) Daha sonra onlar size siparişi getiriyor. Biz cheddarlı chili soslu bir hamburger aldık. Yanına da patates söyledik. Hamburger yemeği kolaylaştırmak için getirdikleri kağıt oldukça yaratıcı. Hamburgere bayılıyorsanız burada mutlaka hamburger yiyin. Kiosko, Bacoa’ya ait bir hamburgerci. Madrid’te de şubeleri bulunmakta.
- Fabrica Moritz, Ronda Sant Antoni 41, Eixample: Bizim Efes’imiz varsa Barselona’nın da Moritz’i var. Tabi onlar ek olarak üretim tesisini bara çevirmişler. Moritz’e bir akşam yemekten sonra gittik. Güzel bir caddede oldukça iyi bir yeri olan Moritz’in dışarıda da yerleri bulunuyor. Kendi bardaklarında sundukları 3 farklı bira mevcut. İçerisinde o tatlı bardağı ve daha birçok farklı hediyelik eşyalarını sattıkları bir kısım da mevcut.
- Kællkerkod, Calle Cardenal Casañas, 7, Barri Gothic: 15 çeşit draft birası bulunan bu biracıda barda 15 musluk yan yana dizili. Tahtadan okuyup ne istediğinize karar verdikten sonra barmene sipariş veriyorsunuz. Kararsız kaldıysanız barmenden yardım alabilirsiniz. Weisbeer, ale beer, siyah biraları da mevcut.
Meydanlar ve Önemli Caddeler:
- La Rambla: Katalunya Meydanı’ndan sahile kadar uzanan ağaçlıklarla kaplı bu ramblada sağlı sollu sokak satıcıları, sanatçıları yer almakta.
- La Boqueria: La Rambla üzerinde yer alan bu market turistlerin uğrak yerlerinden. İçeride kuruyemişten, şekere, çikolataya, tropikal meyveye kadar birçok gıda satılıyor. Ayrıca bazı deniz ürünleri de bu markette satılıyor. Gezerken daha önce denemediğiniz tropikal meyvelerden alıp tadına bakmanızı tavsiye ederiz.
- Plaça Reial: La Rambla üzerinde sahile doğru giderken soldaki sokaklardan giriliyor. Karşınıza birden çıkan bir sürü palmiyeler ve sarılı-yeşilli balkonlar ile adeta Kübadaymış gibi hissediyorsunuz. En beğendiğimiz meydanlardan olan Plaça Reial’de dikdörtgen olarak 1800’lerde yapılmış. Bu meydanda Gaudi’nin belediyeye yaptığı ilk ve son iş olan lambalar bulunmakta. Dikkatle inceleyin :) Meydanın etrafında ise birçok cafe, restoran, club yer almakta. Bizim gittiğimiz flamenko gösterisi bu meydandaydı :)
- Plaça Nova: Eski şehir Barcino’nun başladığı meydanda 2 tane Roman kulesi karşılıklı bulunmakta. Barcino yazısı da kulelerin altında yer alıyor. Turistler fotoğraf çekiliyorlar :)
- Plaza del Pi: Santa Maria del Pi kilisesinin de yer aldığı bu meydanda antik dükkanlar yer alıyor. İspanyol sandaletleri satan bir dükkan da yer alıyor, uğramak isteyenler varsa not edin :)
- Plaza George Orwell: Gothic Quarter’da yer alan bu meydan Georger Orwell’in çok sevdiği Barselona’da bir süre yaşaması anısına yapılmış. Daha çok gençlerin takıldığı bu meydanda yer alan barlarda oturup bu meydanın keyfini çıkartabilirsiniz.
- Plaça del Rei: 11. y.y’a dayanan bu meydanda Katalan kralının yaşadığı saray yer almaktadır. 13-15 y.y’ları arasında krallar burada yaşamış. O dönemde idamlarda bu meydanda yapılıyormuş. Şimdilerde ise Barselona Tarih Müzesi’ne dönüştürülmüş olan bu sarayı mutlaka ziyaret edin.
- Plaça de Sant Felip Neri: Bu meydan en etkileyici meydanlardan birisi. 1938 yılında İspanya iç savaşında uçakla atılan () bir bomba tam bu meydana düşmüş. Bu meydandaki kilisenin duvarlarındaki hasarları ve savaşın izlerini görebilirsiniz. Meydana girişte hemen solda ise ayakkabıcı ve bakırcı yer almakta. Bu tarafta hiç hasar görünmüyor sebebi ise onlar savaştan sonra buraya yerleştirilmiş. Buna “moving architecture” deniyormuş :)
- Plaça San Jaume: Eski şehrin tam ortasında yer alan bu meydanda ise şimdilerde İspanyol ve Katalan hükümet binası karşılıklı olarak yer almakta. Protesto gösterileri genel olarak bu meydanda yapılmakta.
- Plaça de Santa Maria: El Born’ün girişinde yer alan bu meydan dolu dolu meydanlardan biri. Meydanda butikler, cafeler ve sokakta oturan turistler yer almakta. Meydanda, bu bölgede yaşayan denizcilerin 54 yılda yaptığı görkemli kilise de yer almakta. Kilisenin giriş kapısında bu denizcileri simgeleyen iki heykel de var.
- Passeig del Born: Dikdörtgen biçiminde ağaçlı sokak gündüzleri tenha olmasına rağmen, geceleri etrafta yer alan barlar sayesinde oldukça kalabalık. Scooterlı, bisikletli insanlar burada takılıyorlar. Bankta oturup dinlenebilir, akşam saatlerinde tapas barlardan birini tercih edebilirsiniz. Etrafındaki sokaklarda bir sürü de genç modacıların butikleri yer alıyor.
- Carrer de l’Argenteria: San Jaume Meydanı’ndan sonra El Born’e gitmek için kalabalığı takip edin, bu sokaktan geçeceksiniz. Bazı günler takıcı, tokacılar yer almakta. Denk gelirseniz uğrayabilirsiniz. El Magnificio’dan bir kahve alıp yolunuza devam edebilirsiniz.
- Passeig de Garcia: Katalunya Meydanı’ndan düz devam ettiğinizde geniş caddeler ve lüks bir sürü markanın mağazasını görünce Passeig de Garcia’dasınız demektedir. Sağlı sollu dükkanlarda dünyanın en lüks markalarının mağazaları yer alıyor, hepsine girmek istesek de birkaçına uğrayıp çıkıyoruz :( Gaudi’nin evleri de bu cadde üzerinde. Caddenin kaldırımlarına dikkat, her 3 tanesine dikkatli bakınca deniz yıldızı, deniz kabuğu ve yosun olduğunu fark edeceksiniz. Ne kadar zarif değil mi? Bizim asfaltları düşününce çok üzülüyoruz çok :(
- Passatge Sert: Bu güzel pasaja tesadüfen gelip bayıldık. Pasajın içerisindeki Nomad kahvecisinde mola vermeden yolunuza devam etmeyin. 3. dalga kahvecisinden olan Nomad’ta önce çekirdek seçip sonrasında kahvenizi belirtiyorsunuz.
- Avinguda del Portal de l’Àngel: Katalunya Meydanı’nın orada yer alan El Corte Ingles AVM’sini takip edince karşınıza çıkan bu cadde de yok yok. Tüm İspanyol markalarının kocaman mağazaları bulunuyor. Alışveriş için mutlaka bu caddeye uğramalısınız.
- Tibidabo Tepesi: Barselona’nın en yüksek yerinden tüm şehri seyretmek hoş. Lunapark ve gotik mimarili devasa bir kilise yer alıyor. Ancak gitmek biraz zahmetli, zamanınız yoksa es geçebilirsiniz.
Gezilecek Yerler, Mimari
- Barselona Katedrali, (La Seu): Yapımı uzun süre alan bir diğer yapı da Barselona katedrali. İçerisi inanılmaz görkemli, gothic mimariye sahip bu eser 13. y.y’da yapılmaya başlamış olup kulelerin 20. y.y’da bitmesiyle yaklaşık 7 yüzyılda tamamlanmıştır. Katedralin avlusunda 13 tane kaz bulunuyor, bunlar 13 yaşında, Hristiyan olması sebebi ile Romalılar tarafından 13 farklı işkenceye maruz bırakılarak öldürülen St. Eulalia anısına yer alıyor. Günün sabah ve akşam saatlerinde girişi ücretsiz, vaktiniz varsa bu saatleri yakalayın.
- Santa María del Pi Kilisesi: El Born girişindeki meydanda yer alan bu kilise bu bölgede yaşayan işçi kesimi tarafından yapılmış. Burası eskiden balıkçı kasabasıymış. Barselona Katedrali de zengin kesim tarafından kullanılıyormuş. Biz en iyisi mi kendi kilisemizi yapalım diyip 54 yılda bu kiliseyi tamamlamışlar. Bitmeyen veya uzun süren eserleri düşünürsek oldukça kısa sürede yapılmış.
- Palau Güell: Gaudi’nin Eusebi Güell için tasarladığı ev olan bu yapı Gaudi’nin ilk işlerinden biri. Girişinde yan yana yer alan 2 kapıda sahibinin baş harfleri olan E ve G yer alıyor. 1800’lerin sonlarında inşa edilen evler gibi 2.katı daha büyük olarak yapılmış. Güell ailesi bir süre burada yaşamış. Çatıda ise Gaudi’nin imzası olan muhteşem mozaikli bacalar yer almakta. Bu binaya her pazar belli saatten sonra giriş ücretsiz. Kış aylarında 5’te kapanıyor aman dikkat biz kaçırdık siz etmeyin.
- Park Güell: Şehrin dışında yer alan Güell Park’ı Gaudi’nin en bilindik eserlerinden biri. Yine Eusebi Güell için yapılmış bu parkın girişinde yer alan sıradışı evlerden 60 tane olması planlanmış. Ancak buraya hiç talep olmaması sebebiyle sadece 2 tane bu evlerden inşa edilmiş. Eusebi öldüğünde de bu park belediyeye satılmış. Bu parka şimdilerde girmek ise ücretli, parktan çıkarsanız aynı biletle geri girmeniz mümkün değil. Gaudi bu park için çalışırken bir arkadaşı daha sakin ve rahat çalışsın diye bu parka yakın ev inşa etmiş. O evde ziyarete açık, çok pahalı değil. Bu evi de ziyaret etmek keyifli olacaktır.
- Casa Batlo: Passeig de Garcia’da yürürken önümüze çıkan muhteşem bu bina Gaudi’nin en beğendiğimiz evi. Naturel olmayan hiçbir şeyi tercih etmeyen Gaudi burayı da insandan ilham alarak sütunları kemik, balkonları kuru kafa olarak tasarlamış. Binanın inşaatını Gaudi yapmamış, binaya makyaj (facelift) yaparak şimdiki haline getirmiş. Binanın sahibi ise çok sevdiğimiz Chupa Chups Lolipoplarının sahibi :)
- Casa Mila: Casa Batlo’yu gören Mila’nın sahibi ben daha büyük, daha sıradışı bir bina istiyorum diye Gaudi ile çalışmaya başlamış. Belediye kurallarına aykırı olarak yapması sebebiyle yapımı biraz uzun sürmüş ancak yine kendi istediği şekilde yapmıştır. Belediye binanın tüm çıkıntılarının aynı hizada olmasını istemiş ancak Gaudi yapacak bir şey yok, ben böyle yaptım işte demiş. Binanın sahibi belediyeye yüklü miktarda rüşvet ödemiş. Binanın sahibinin eşi Gaudi’nin tasarımını beğenmeyip değiştirmek isteyince Gaudi artık kendi projelerine yoğunlaşma kararı almış. Bu binanın terasındaki bacalar George Lucas’a Darth Vader’i ortaya çıkarması için ilham olmuş.
- Sagrada Familia: Gaudi’nin tamamlayamadığı ve yıllardır inşaatı süren Kutsal Aile anlamına gelen bu kilise gerçekten büyüleyici. İnşaat hala devam ediyor ve 2026’da bitmesi planlanıyormuş. Kulelerin inşa edilmesi ve bir kapının yapılması kalmış. Kapılardan biri İsa’nın doğuşunu, diğeri ise ölümünü resmediyor. İçeride ise insan kendini ormanda hissediyor. Upuzun sıradışı sütunlar, tavanda yer alan birbirinden güzel tasarımlar inanılmaz. Bir süre oturup tavana baktık, Gaudi gerçekten olağanüstü. Dayanamayıp ufak bir de video çektik :)
- Palau de la Musica: Bir diğer etkileyici yapı da Lluis Domènech i Montaner tarafından yapılmış. Bu mimarın imzası ise çiçek motifleri kullanması. Bu müzik sarayı ziyarete açık, giriş ücreti ise 18 EUR. Bizim gibi her akşam yapılan müzik showlarından birine 10 EUR bilet alarak hem show izleyip hem de bu sarayı gezmek de mümkün. Gösteriler oldukça uzun sürdüğünden 2 molası mevcut. Salon kocaman ancak büyük kısmı doluyor, yine de kenarlardan yer alıp boş olan yerlere hızlıca geçmeniz kolay olacaktır.
- Hospital de la Santa Creu i Sant Pau: Müzik sarayını inşa eden mimarın diğer bir eseri de bu hastane. 2000’lerin başına kadar hizmet veren bu hastane şimdilerde hem restore ediliyor hem de ziyarete açık. Ana girişinde hasta kabul kayıt işlemlerinin yapılıp bu girişi geçtikten sonra yan yana 2 blocktan oluşan yapılar mevcut. Bu yapıların ortasında ise hastaların kendini iyi hissetmesi için yapılmış kocaman bir bahçe var. Binalar birbirine tünellerle bağlı, böylelikle hasta, ilaç transferi daha rahat ve daha steril yapılıyormuş. Her bir bina tek katlı olup bir tanesi ziyarete açık. Bu mimarın imzası olan çiçek, bu hastanede de göze çarpıyor.
- Picasso Müzesi: Picasso’nun birçok eserinin yer aldığı bu müze El Born’de yer alıyor. Pazar günleri saat 3’ten sonra girişi ücretsiz oluyor. 3 olmadan yerinizi almakta fayda var, sıra uzayabiliyor.
- Magic Fountain: 1900’lerin başında bir mühendis tarafından yapılan bu devasa çeşme akşamları 15 dakikada bir muazzam bir gösteri ile insanları büyülüyor. Aşağıdaki yuvarlak çeşmenin başında yer alan merdivenler kalabalık olmadan kendinize yer kapıp gösteriyi izleyin. Gösteri saatleri değişkenlik gösterebiliyor.
- Barselona Limanı: La Rambla’dan sahile doğru yürüyünce limanı göreceksiniz. Limanda bir de alışveriş merkezi var.
- Barselona Plajı: Barcelonata Plajı oldukça uzun ve kumsal. Yazın bu kadar büyük şehirde denize bu kadar yakın olmak nasıl güzeldir, hayal kuruyoruz. Geniş sahili ve palmiyeleri ile insana huzur veriyor. Aralık ayında olmamıza rağmen hava oldukça güneşli. Yorgunluğumuzu atıp gezmeye devam ediyoruz. Burada bir sürü cafe ve restoran var, birçoğu tavsiye ediliyor ancak biraz pahalı. Yazın burası kalabalıkken buradaki restoranlar tercih edilmeli diye düşünüyoruz. Zira 2 kişi tapas ve cava’ya 50 EUR ödedik. Biz ettik, siz etmeyin. :)
Diğer Aktiviteler
- Plaça Reial’de bit pazarı: Pazar günleri sabah saatlerinden 2’ye kadar açık olan madeni para ve rozetçilere mutlaka denk gelmeye çalışın. Biz tesadüf eseri görüp bir tane rozet aldık. Akşam saatlerinde geri döndüğümüzde ise yerinde yeller esiyordu :(
- Encants: Haftanın belli günleri açık olan 3 katlı bu bit pazarı inanılmaz. Kıyafetten, mobilyaya, rozete, fotoğraf makinesine, porselene kadar her şey mevcut. Fiyatlarda pazarlık yapmak da mümkün. Bu tarz pazarları seviyorsanız mutlaka gidin. Biz yaklaşık 3 saat burada kaldık, yanımızda taşıma sorunumuz olmasa daha neler neler alırdık :) Hangi günler açık olduğuna ise web sitelerinden güncel olarak ulaşabilirsiniz. Şehre çok uzak da değil, metro ile rahatça ulaşılabilir.
- Los Tarantos, Plaça Reial 17: İspanya demek flamenko demek. Bütçemize uygun bir show bulup gittik. Gerçekten çok etkileyiciydi. Yarım saatlik show 15 EUR, her gün akşam saat 8, 9, 10’da gösteri oluyor. Biletler showdan bir süre önce alınabiliyor ya da internetten alınabiliyor. 30- 35 EUR’ya da showlar mevcut, ancak bu bize göre oldukça güzeldi.
- Eski Şehir, Barcino Turu: Sokakta yer alan tabelalardan yola çıkarak keşfettiğimiz Roman kalıntıları son gün tek tek gezmeye çalıştık.Bulduğumuz bu kaynak üzerinden siz de gezip Barselona’ya hayran kalabilirsiniz. Tapınaktan, mezarlara, duvarlara, kalelere kadar her şey korunmuş.
- Runner Bean Tours: Gelelim bunca bilgiyi öğrendiğimiz free walking tour’un bize kattıklarına :) Hem Gaudi turunu hem de Old City turunu alıp hem görsel hem de bilgi anlamında kendimize şölen yaşatıp Barselona’ya ölüp bittik :) Tripadvisor’da görüp hadi deneyelim dediğimiz turun bize bu kadar şey katması çok güzeldi. Kesinlikle siz de katılmalısınız! Rehberler inanılmaz iyiler. Her gün saat 11’de Plaça Reail’de buluşulup 2.5 saatlik bir tur yapıyorlar. Tur sonunda da gönlünüzden ne koparsa rehberlere ödeme yapıyorsunuz. Detaylı bilgi ve rezervasyon için websitelerini ziyaret edebilirsiniz. Katalan sarışın mavi gözlü çocuk ve İrlandalı 8 senedir Barselona’da yaşayan mimar kıza bizim selamımızı söyleyin :)
Sonuç olarak biz Barselonaya bayıldık! Sık gelip görmek değil, yaşamak istedik bu şehirde. Tabi bu hayalleri kurduğumuzda Madrid trenine çoktan binmiştik..